Avrupa Birliği’ndeki seragazı emisyonları geçen yıl %3,7 oranında düştü.

Avrupa Çevre Ajansı’na (EEA) göre, Avrupa Birliği’ndeki seragazı emisyonları geçen yıl %3,7 oranında düştü. Bu gelişme bloğun 2020 emisyon hedeflerine ulaşmasında önemli bir adım.

Avrupa Birliği’ndeki seragazı emisyonları geçen yıl %3,7 oranında düştü.

AB’nin iklim ve enerji hedeflerine yönelik ilerlemeyi izleyen Avrupa Çevre Ajansı 2020 eğilimleri ve tahmin raporuna göre, emisyonlar AB’de istikrarlı bir şekilde azalıyor ve 2019’da 1990 seviyelerine göre %24 oranında azaldı.

Bu hafta başında yayımlanan rapora göre, emisyonlardaki %24 azaltım, AB tarafından 2020 için kabul edilen %20 hedefinden önemli ölçüde daha yüksek.

EEA yaptığı açıklamada, “Bu, AB genelinde uygulanan etkili iklim politikalarının sonuçlarını vurguluyor ve 2030 itibarıyla daha iddialı azaltım hedeflerine ulaşmanın açıkça mümkün olduğunu gösterirken 2050 itibarıyla iklim nötr bir AB’nin yolunu açıyor” dedi.

Ön veriler, geçen yıl 27 AB ülkesinde tüketilen toplam enerjinin %19,4’ünün hidro, biyokütle, rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklardan geldiğini gösteriyor.

EEA, “AB, 2020 hedefinde minimum %20’lik bir paya doğru ilerliyor” dedi.

Ancak, Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılmasının ardından gelecek raporlarda rakamlar o kadar olumlu görünmeyebilir. Nitekim 2020 istatistikleri hâlâ Birleşik Krallık’ın AB çapında genel hedeflere olan katkısını yansıtıyor ve genel olarak olumlu yönde.

Bu yıl, İngiltere’nin karbon salımı, büyük ölçüde AB’nin baş iklim politikası aracı olan  karbon ticareti planının kömür emisyonlarını düşürmesi nedeniyle 1888’den bu yana en düşük seviyesine ulaştı.

En büyük memnuniyet kaynağı da geçen yıl emisyonların 2018’e göre %9,1 oranında düştüğü emisyon ticareti programından geldi.

EEA, bu emisyon kesintilerinin son 10 yılda eşi görülmemiş olduğunu, ılımlı bir ekonomik genişleme döneminde gerçekleştiğini ve enerjiyle ilgili emisyonların GSYİH büyümesinden ayrıldığını gösterdiğini söylüyor.

Avrupa Parlamentosu’nun Yeşiller üyesi Jutta Paulus, “Korona salgınının yarattığı durumdan önce bile AB’de önemli emisyon azaltımlarının gerçekleşmesi cesaret verici” dedi.

Paulus, “Ancak, önümüzdeki 10 yılda yenilenebilir enerjilerin genişlemesini hızlandırmak için muazzam çabalara ihtiyaç duyulacağını” sözlerine ekleyerek, “enerji verimliliğinde ihmal edilen potansiyel ele alınmalı” diye konuştu.

Timmermans, Pazartesi günü yayımlanan Komisyon’un yıllık AB İklim Eylemi İlerleme Raporu’nun önsözünde, “Ekonominin tüm sektörlerinde çabalarımızı artırmamız gerekiyor” dedi.

“Taahhüdümüze sadık kalırsak ve ekonomimizi daha yeşil, daha dirençli bir şekilde yeniden başlatmak ve herkes için sağlıklı, sürdürülebilir bir gelecek yaratmak için iyileşme fırsatlarını yakalarsak geçiş yapılabilir” diye ekledi.

Uygulanan mevcut politikalar ve tedbirlerle, AB-27’deki toplam emisyonların 2030 itibarıyla %30 azaltılması öngörülüyor. Planlanan ulusal tedbirlerle, AB üye devletlerinin 10 yılın sonunda bu emisyon azaltımlarını yaklaşık %41’e çıkarması bekleniyor.

Bununla birlikte, bu hedef, AB’nin 10 yılın sonunda düşündüğü %55’lik emisyon azaltım hedefinin önemli ölçüde altında kalıyor.

AB düzeyindeki ilerleme de yavaşlama işaretleri gösteriyor. EEA, “2019’daki öngörüler, emisyon seviyelerinin yıllık hedeflerinin üzerinde olan 12 ülkeye işaret ediyor: Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Kıbrıs, Çekya, Estonya, Finlandiya, Almanya, İrlanda, Lüksemburg, Malta ve Polonya” dedi.

Avrupa ayrıca, AB’nin yenilenebilir hedefinin aksine AB üye ülkeleri için yasal olarak bağlayıcı olmayan enerji verimliliği hedefini de kaçırabilir.

EEA’ya göre, enerji tüketimini azaltmaya yönelik çabalar yeterli değildi ve 2019 yılı tahminleri, yalnızca dokuz üye ülkenin 2020 enerji verimliliği hedeflerini karşılama yolunda ilerlediğini gösteriyor.

EEA, 2020’deki COVID-19 krizinin 2020 hedeflerine ulaşmayı kolaylaştıracağını da belirterek, özellikle ulaşım sektöründe genel enerji tüketimini ve seragazı emisyonlarını büyük ölçüde azaltan ekonomik gerilemeye işaret etti.

Ancak EEA, COVID krizinin 2030 hedeflerine ulaşmadaki etkisinin şüpheli olduğunu söyleyerek, bu kazanımların kısa ömürlü olabileceği uyarısında bulundu.

Kaynak: iklimhaber.org