Aydın'ın ilçesi Karacasu'nun ismi nereden geliyor

Aydın'ın nüfus olarak en küçük ilçelerinden olsa da doğal güzellikleri ve taşıdığı tarihi miras özellikleri sebebiyle en önemli ilçeleri arasında bulunan Karacasu adının taşıdığı anlam zaman zaman merak konusu oluyor.

Aydın'ın ilçesi Karacasu'nun ismi nereden geliyor

Nüfus olarak Aydın'ın en küçük ilçesi yüz ölçümü olarak Aydın'ın en büyük 3. ilçesi Karacasu, gerek Aydınoğulları beyliğinin kuruluşunda taşıdığı önem gerek Unesco Dünya Mirası Listesinde bulunan Aydın'ın tek değeri Afrodisias sebebiyle Aydın'ın değeri tam anlaşılamayan kentleri arasında yer alıyor. Yaylaları, havası, tarihi sokakları, camileri, Afrodisias'ı, pidesi, çömleği ile görenlerin hayran kaldığı pek çok özelliği taşıyan Karacasu, farklı isimsel özelliği ile de dikkat çekiyor. Karacasu ile ilgili yazılan kitaplarda çeşitli ihtimallerden söz edilirken özellikle iki rivayet dikkat çekiyor.

KİTAPTA YER ALAN BİLGİLER

Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Başaran, ilçenin tarihçesi, sosyal ve ekonomik yaşamı hakkında bilgiler verdiği 19. yüzyılda Karacasu Temettuat Defterleri ve Salnameler Kapsamında Karacasu isimli kitabının girişinde Karacasu adının nereden geldiği hakkındaki rivayetlere de değindi. İlk olarak kısa tarihçesi hakkında bilgi verilen kitabın bu bölümünde, "Charles Texier, Karacasu'dan, "... vaktiyle burada Antioiha kasabası vardı. Yenişehir bu kasabanın enkazı ile yapılmıştır..." diye söz etmektedir. Bu şekilde daha önce adı Afrodisias olarak bilinen bu kasaba daha sonra Karacasu adını almıştır. İslamiyetten önce 12. Yüzyılda başlayan Dor akınları ile birlikte Muğla ve Aydın bölgesine gelen Karyalılar, Karacasu'nun Geyre kasabasında yer alan Afrodisias'ı ve Yenice'deki Kinde kentini kurdular. 1176'da Selçuk Sultanı II. Kılıçarslan I. Commenes Manuel kuvvetlerini yenmiş, Türkler Batı Anadolu'yu ve Menderes boylarını ele geçirmişlerdir. Bu sırada Aydın ve Antiohia kentleriyle kimi kaleler alınarak Ege Denizine doğru uzanmışsa da, İmparator I. Manuel Türkleri yenilgiye uğratarak buraları yeniden almıştır" ifadeleri yer aldı.

KARASU RİVAYETİ
İsim hakkında rivayetlere değinilen devam eden bölümde, "Karacasu Bizans'tan sonra Menteşe Beyliği'nin daha sonra Camiü'd Düvel'de söz edildiği üzere Aydınoğullarına ait olarak Ayasuluğ, Güzelhisar, Çeşme, Sultanhisarı, Birgi, Nazilli gibi merkezler içersinde gösterilmiştir. 1426 tarihinde II. Murad tarafından Osmanlı İmparatorluğuba katılan Karacasu'da Kanuni Sultan Süleyman'ın 1522'de Rodos'un fethinden sonra bir gece konuk olarak kaldığı bilinmektedir. Karacasu adı ile ilgili iki rivayet söz konusudur. Bunlardan birincisi İncili adını taşıyan hasta bir aşiret beyi ve boyu, Denizli-Aydın yolu üzerinde bulunan bu konak (kazanın kurulduğu ilk yer) yerinde konaklıyor. Kahvehaneye benzeyen bir yerde kendisine ikram edilen kahveyi içen hasta aşiret beyi bu kahvenin kendi hastalığına iyi geldiğini hissederek tekrar kahve içmek için kahveciden, "Bana o karasudan bir tana daha ver" diyerek kahve istemiştir. Bu suretle bu yerin adı burada yerleşip kalan o aşiretle birlikte Karacasu olarak kalmıştır" bilgileri yer aldı.

KARACASOFİ ADINDAKİ YÖNETİCİ

Karacasu adının nereden geldiği ile ilgili ikinci rivayetin aktarıldığı bölümde, "İkinci rivayet şudur. İlk Selçuklu akınlarıyla birlikte buralara gelip yerleşen Yalın Ayaklar adındaki bir aşirettir. Bu aşiret Karacasofi adındaki bir başkanın yönetiminde olduğu için Karacasofi adını almıştır. Bu ad daha sonra Karacasu biçimine dönmüştür. Hicri 1129 yılına ait Hacı Ali Ağa Medresesine müderris tayinine ait verilen bir fermanda, "Yenişehir Aydın kazasına ait Kasaba'yı Karacasu'da müteveffa Hacı Ali Ağa'nın..." sözleri bağlamında Tanzimat öncesinde de Karacasu adının var olduğunu görebilmekteyiz. Cuma Mahallesi adını taşıyan Karşıyaka'nın doğusunda Yalın Ayakların bu şehri kurduğu ve ilk sakinlerinin de bunlar olduğu bilinmektedir. Karşıyaka'da inşa ettirilen ve ilk namazının Cuma günü kılınması sebebiyle bu civara Cuma Mahallesi adını veren tarihi caminin batı kapısının güney kapısındaki bir yazıda Karacasofi tarafından yaptırılan bu caminin 1767-1768 yıllarında Hacı Mehmet tarafından tamir ettirildiğini bilmekteyiz" ifadeleri kullanıldı.

Kaynak: www.sesgazetesi.com.tr