DÜNYA MİRASINA JEOTERMAL TEHDİDİ

EKODOST/Kuşadası tarafından yapılan açıklamayla Menderes Deltası'ndaki Jeotermal kirliliğe dikkat çekti. EKODOST tarafından yapılan açıklama aşağıda.

DÜNYA MİRASINA JEOTERMAL TEHDİDİ

Yıllardır Uşak, Afyon, Denizli ve Aydın bölgelerindeki endüstriyel tesislerden ve yerleşim yerlerinden gelen atıklarla kirletilen Büyük Menderes Nehri’nin, deltanın ekolojisine yaptığı olumsuz katkılar yetmiyormuş gibi, bölgeyi daha da kirletecek ve sulak alan ekosistemini geri dönülmez biçimde tahribata uğratacak yeni bir jeotermal tehdidi başladı.
Bir şirket tarafından, Büyük Menderes Tahliye Kanalının güneyinden başlamak üzere, Taşburun balıkçı barınağına kadar olan Milli Parkın neredeyse üçte biri büyüklüğünde çok büyük bir alan içinde jeotermal kaynak arama ruhsatı talebinde bulunduğunu yerel halktan öğrenmiş bulunmaktayız.
Ortaklar, Germencik, İncirliova, Aydın, Nazilli’den Buharkent’e kadar olan bölgelerde açılan jeotermal enerji sondaj kuyularının tüm bu bölgelerde, iklimsel değişiklik, tarımsal ürünlerdeki bozulmalar, hava kirliliği, asit yağmurları, borlu suların ve akışkanların yeraltı ve yerüstü sularına yaptığı olumsuz etkiler ve yöre insanlarının sosyal, ekonomik ve psikolojisinde yarattığı büyük sorunlar bilinirken, tarım, turizm ve doğal hayatın iç içe olduğu eşsiz bir bölgede, jeotermal kuyularının açılmasının düşünülmesi akla mantığa sığmamaktadır.
Jeotermal kuyularının açılması düşünülen alan öyle vasat bir bölgede değildir. 1994 yılında Dilek Yarımadası Milli Parkı’nın sınırlarının genişletilerek içine alındığı Büyük Menderes Deltası’nın tam da orta yerindedir.
Bir dünya mirası sayılan Büyük Menderes Deltası’nın nasıl korunduğuna bakıldığında; 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu, 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu, aynı zamanda Uluslararası Sulak alanlar Sözleşmesi (Ramsar), Avrupa´nın Yaban Hayatı ve Yaşam Ortamlarının Korunmasına Yönelik Sözleşme (Bern), Biyolojik Çeşitlilik Anlaşması (Rio) ve Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi (Barselona) kapsamında ulusal ve uluslararası kanun ve sözleşmelerle koruma altında olduğu görülür.
Ruhsat talebinde bulunan şirket bu mevzuatları bilmeden mi başvuru yapmıştır?
Bahse konu olan alan tamamen 1. Derece Doğal Sit kapsamında olup, içinde 1. Derece Arkeolojik Sit alanlarını da barındırmaktadır.
Ornitolojik yönden büyük önemi olan ve 256 tür yaban kuşuna ev sahipliği yapan Büyük Menderes Deltası, nesli küresel ölçekte tehlike altındaki Tepeli Pelikan (Pelecanus crispus), dünyada 700 bireyi kaldığı tahmin edilen Akdeniz Foku (Monachus monachus), endemik Tüylü Çan Çiçeği (Campanula tomentosa), ülkemizde oldukça azalan Kumzambakları (Pancratium maritimum), nesli tehdit altında bulunan Saz Kedisi (Felis Chaus) gibi memeliler, sürüngenler, balıklar başta olmak üzere sucul canlılar ve yüzlerce tür omurgasız ile biyolojik çeşitlilik barındıran önemli  bir doğa alanıdır.
Bahse konu olan alan içinde yöre insanları tarafından geniş bir şekilde zeytincilik tarımı yapılmakta, geçmişten bu yana geleneksel balıkçılık devam etmekte, iyi pamuk uygulamaları sürdürülmektedir. Yanı başında bulunan dünyaca ünlü iyon kent devletlerinin başkenti Milet ülkemizde önemli bir turizm destinasyonu olup, savaş alanı turizminin yapılabileceği Lade Adası’da proje alanının tam ortasında bulunmaktadır.
1970-80’li yıllarda Almanlar tarafından çekilen belgesellerle kuş zenginliğinin tüm dünyaya tanıtıldığı, ekoturizm faaliyetleri için Aydın ilinin gözbebeği durumunda olan böylesine önemli özellikleri ve zenginlikleri bulunan bir alanda jeotermal sondaj kuyularının açılması halinde, su kalitesi bozulacak, habitat tahribatı meydana gelecek, doğal bir sulak alana yabancı türler girmiş olacak, iklimsel değişiklik yaşanacak, uluslararası sözleşmelerle korunan bir doğa alanı geri dönülmez bir biçimde zarara uğrayacaktır.
Şirketin talep ettiği alanın Türkiye’nin en önemli milli parklarından biri olduğu, doğal ve arkeolojik sitlerin bulunduğu, zeytincilik yasasıyla korunan zeytin ağaçlarıyla çevrildiği ve yaban hayatının özgür ve güven içinde devam ettiği bilinmelidir.
Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nda jeotermal kuyularının açılması talebini, başta Doğa Koruma ve Milli Parkların, Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulunun izin vermeyeceklerine inanıyoruz.
Görüş alınacak diğer kurumlar ve yetkililerin de bölgemizin en güzel doğa alanlarından biri olan Büyük Menderes Deltası’nın korunması için gerekli duyarlılığı göstermelerini bekliyoruz.
Doğal hayata ve bölgedeki herkese zararı olacak, iklim değişikliği yaratacak, yeraltı ve yer üstü sularını kirletecek jeotermal gibi faaliyetler yerine, bölge ekonomisini ekolojik yapıyı bozmadan, kirletmeden geliştirebilecek ekoturizm gibi doğru projeler hazırlanmalı, organik tarımın ve geleneksel usullerle yapılan balıkçılığın geliştirilmesi için yereldeki çiftçiler ve balıkçılar desteklenmelidir.
Thales, Anaksimenes ve Anaksimandros gibi önemli filozofları çıkaran Ege’nin bu güzel coğrafyası Dünyanın en önemli beşiklerinden biridir. Dünya felsefecileri, matematikçileri, edebiyatçıları bu coğrafyadan çıkmıştır. Bugün Çağdaş Avrupa uygarlığı varsa, bu uygarlığı büyük ölçüde Milet’in de içinde bulunduğu bu coğrafyaya borçludur. Uygarlıklar deltası olarak bilinen bu coğrafyanın kültürel, tarihsel mirasına, eşsiz güzellikteki doğasına sahip çıkmak tüm yöneticilerin, kurumların, kuruluşların, bu topraklarda yaşayan halkın herkesin ödevi ve sorumluğu olmalıdır.
Büyük Menderes Deltası sadece Aydın’ın değil, ülkemizin en önemli sulak alanlarının başında gelmektedir. UNESCO Dünya Mirası listesine girebilecek özelliklere ve zenginliklere sahip bu doğal alan için herkesin duyarlılık göstermesini ve sahip çıkmasını diliyoruz.