Kuşadası Değirmendere vadisinde jeotermale karşı ortak çağrı

Yedi Yol Şirketler grubuna bağlı Bozyazı Körfez Turizm A.Ş. tarafından biri Kirazlı köyü sınırları içinde, üçü Kuşadası Değirmendere Mahallesi sınırları içinde kalan toplam 4 adet Jeotermal kuyusu açılmak isteniyor. Kuşadası Değirmendere vadisinde Jeotermal istemeyenler de birleşerek kamuoyuna ortak bir açıklama yaptı.

Kuşadası Değirmendere vadisinde jeotermale karşı ortak çağrı
KAYNAK: Zeynep İNAK

Açıklamanın altında imzası olan Kirazlı Köyü Muhtarı Mehmet Mersin, Yaylaköy Muhtarı Erhan Yıkılmaz, Caferli Köyü Muhtarı İsmail Arı, Soğucak Köyü Muhtarı Mehmet Bozok, Çınar Köyü Muhtarı Sebahattin Akyüz, Kirazlı Küplüce Kalkınma Kooperatifi, Kirazlı Ekolojik Yaşam Derneği Başkanı Nihat Fırat, Eko-Dost Başkanı Bahattin Sürücü, Değirmendere Muhtarı İsmail Atal ve Kirazlı Köyü Sulama Kooperatifi “Bölge halkı olarak bu kuyuların açılmasını istemiyoruz. Tüm Kuşadası halkını, meslek odalarını ve yaşam savunucularını bu kuyuların açılmaması için tavır almaya ve bizlere destek olmaya çağırıyoruz.” çağırısında bulundu.

ORTAK AÇIKLAMA METNİ:

Kuşadası Kirazlı, Yaylaköy, Soğucak, Caferli ve Çınar, kuruldukları günden beri, bu topraklar üzerinde tarımla uğraşmaktadır. Atalarımızdan bize kadar uzanan bu uğraşla, on binlerce insan için gıda üretiyoruz. Tüketicilere daha sağlıklı ve temiz gıda sunabilmek için de toprağımızı, suyumuzu ve havamızı temiz tutup korumaya çalışıyoruz. Bir cm kalınlığında tarım toprağının ortalama olarak 100 ile 1.000 yıl arasında oluştuğunu düşünecek olursak, toprağın ne kadar kıymetli olduğu ortadadır.

Bugüne kadar söz konusu bölgede, bu tarım toprakları üzerinde benzer yatırım girişimleri, açılan davalarla engellenmiş ve bu mahkeme kararları Danıştay tarafından da onaylanmıştır. Gerekçe olarak da bu yatırımların hiç birinin hem bölge halkı için hem de genel olarak toplumsal bir fayda sağlamayacağı gösterilmiştir. Oldukça verimli, birinci sınıf tarım alanı ve önemli arkeolojik sit alanlarına sahip olan bu vadide en yüksek toplumsal fayda tarımsal faaliyeti sürekli kılabilmektir. Bu bölgede başta zeytin, üzüm, şeftali, kayısı, erik, kiraz olmak üzere her türlü meyve ve sebze üretilmektedir.

Hal böyleyken, Yedi Yol Şirketler grubuna bağlı Bozyazı Körfez Turizm AŞ tarafından biri Kirazlı köyü sınırları içinde, üçü Kuşadası Değirmendere Mahallesi sınırları içinde kalan toplam 4 adet Jeotermal kuyusu açılmak isteniyor. Adı geçen şirket, bölge halkının tepkisini önlemek için yaptığı basın açıklamasında; ” Bölgede jeotermal enerji santrali kurulmasını sağlayacak nitelikte akışkan bulunmadığı; kaldı ki jeotermal enerjinin yeni, yenilenebilir, sürdürülebilir, tükenmez, ucuz, güvenilir, çevre dostu, yerli ve yeşil bir birincil enerji kaynağı olduğu; açılacak kuyulardan elde edilecek 30- 58 santigrad derecede akışkanın sera ve villa ısıtmasında, termal turizm amaçlı kullanılacağını” ileri sürmektedir.

Ancak bu şirketin hazırlayıp Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunduğu proje dosyasının 9. sahifesinde; “öncelikli amaç sera ısıtma amaçlı jeotermal sondaj faaliyeti olmakla birlikte, sondaj işlemleri sonucunda elde edilen jeotermal akışkanın niteliği, kapasitesi ve yapılan çalışmaların tekrar değerlendirilmesi ışığında yatırım planı yapılabilecektir. Jeotermal kaynak arama faaliyeti sonrasında, üretime geçilmesinin planlanması durumunda ÇED yönetmeliği hükümlerine göre başvuru yapılacaktır” denilmektedir. Nitekim Karacasu’da ve başka yerlerde sera amaçlı diye başlatılan ancak sondajdan sonra, jeotermal enerji santraline dönüştürülen örnekler de mevcuttur. Kaldı ki tarım alanının ortasında bir termal işletme ister turizm, ister ısıtma amaçlı kullanılsın, yeraltı sularının tuzlanmasına ve bor oranının artmasına neden olacak; böylece bölgenin tarım alanı olma vasfını kaybetmesine neden olacaktır.

Nitekim geçtiğimiz günlerde, İzmir İnciraltı tarım alanlarının, Toprak Koruma Kurulu tarafından tarım vasfından çıkarılmasının gerekçesi olarak bölgedeki yeraltı sularının aşırı ölçüde bor ve tuz içermesi gösterilmiştir. Sulardaki bu bor ve tuz kirlenmesinin nedeni olarak da Balçova termal otelin varlığı gösterilmiştir. Jeotermal kuyularının açılması halinde aynı olayın Değirmendere Vadisi’nde yaşanması kaçınılmazdır. Ayrıca jeotermal kuyularının açılması düşünülen noktaların 1.6 kilometre mesafesinde birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanı yer alırken, 40 metre uzağından ise, Değirmenderesi geçiyor.

Proje alanına 12 kilometre uzaklıkta da Kuşadası Dilek Yarımadası Menderes Deltası Milli Parkı yer alıyor. Bu 4 jeotermal kuyusunun açılacağı noktaların her tarafı zeytinliklerle kaplı olduğundan bu alanda zeytincilik kanununa göre de böyle bir tesisin kurulması zaten mümkün değildir. Bölgede örtü altı tarım olmadığı gibi buna ihtiyaç da yoktur. Kurulması halinde de İklimsel değişime neden olacağı için, diğer tarımsal faaliyetlere zarar verecektir. Değirmendere vadisinde ve çevresindeki köylerde bütün dünyada yükselme eğilimi gösteren tarıma dayalı eko turizmin bütün koşulları ve alt yapısı mevcuttur.

Eğer Kuşadası turizmini 12 aya yaymak istiyorsak bu bölgede kültür-tarih ve eko turizm canlandırılmalıdır. Bu nedenlerle hangi amaçla olursa olsun, bu bölgede açılacak termal kuyuların şirket dışında halka hiç bir fayda sağlamayacağı, aksine geleceklerini tehdit edip zarara uğratacağı apaçık ortadadır.