Basına ve kamuoyuna;
İklim değişikliği nedeniyle Akdeniz su sıcaklığının, Akkuyu nükleer santralini soğutması imkansız hale geldiğinden Mersin 2. İdare Mahkemes FCinde 2023 / 719 E. Sayı ile30 Ocak 2023 ‘te açtığımız davada Yürütmenin durdurulması red edildi ve karara itiraz ettik. İSTİNAF MAHKEMESİNDEN YÜRÜTMENİN DURDURULMASI talebinde bulunduk. Akkuyu’da 2022 Ağustos ayında deniz suyu sıcaklığı 30,5 C’yi görmüştü ve bu yıl ise Akkuyu sahasında en yüksek deniz suyu sıcaklığı 31,9 C’yi gördüğü gibi, daha kötüsü Temmuz ayı deniz suyu sıcaklık ortalaması 28,4 C’yi buldu.
Nükleer santrallerin soğutma suyu 28 C’nin üzerine çıkmaması gerekmekte ve soğutma suyu 28 C’nin üzerine çıktığında gezegendeki nükleer santraller büyük risk yaşamakta. Son 3 yıldır Fransa’daki nükleer santraller İKLİM DEĞİŞİKİĞİNE bağlı SICAK HAVA DALGALARI nedeniyle soğutulamıyor ve risk altında elektrik üretimi durdurulmak zorunda kalınıyor. ( Bkz. / https://www.bbc.com/news/science-environment-62524551) ( Bkz. https://www.theguardian.com/business/2022/aug/03/edf-to-reduce-nuclear-poweroutput-as-french-river-temperatures-rise) İsveç'te ise 1 Ağustos 2108 tarihinde ,dünyanın en soğuk denizlerinden olan Baltık deniz suyu sıcaklığının 25 C'yi geçmesi üzerine Ringhal nükleer santrali soğutulamadığı için durdurulmak zorunda kalınmıştı. (Bkz. https://group.vattenfall.com/press-and-media/newsroom/2018/warm-cooling-waterforces-swedish-nuclear-reactor-ringhals-2-out-of-operation) Mersin 2. İdare Mahkemesi 22.06.2023 tarihli ara kararıyla Çevre ve şehircilik Bakanlığından “ÇED kapsamında sogutma suyu yeterliligi açısından yapılan/yaptırılan teknik bir incelemenin bulunup bulunmadığını sormuştur. Ancak dosyaya 24.07.2023 tarihinde 23 sayfalık cevap dilekçesi sunan davalı ÇŞB, soğutma suyu yeterliliği ile ilgili tek bir inceleme dahi sunamamıştır.
Davalı idare sadece deşarj suyunun deniz suyunu ne kadar ısıtacağına ilişkin modellemeler sunmakta, gezegendeki SOMUT TEHLİKELERİ SOYUT olarak İNKAR yoluna gitmektedir. Açılan işbu davayla gerek ÇED raporunda ve gerekse de davalı idare nezdinde İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN DENİZ SUYU SICAKLIĞINA OLAN ETKİSİNİN AKKUYU NÜKLEER SANTRALİNİN GÜVENLİĞİNİ ve ÇALIŞMASINI ETKİLEYİP ETKİLEMEDİĞİ KONUSUNDA herhangi bir çalışma yapılmadığı, Akkuyu nükleer santrali inşaatının ne kadar ÇÜRÜK TEMELLER ÜZERİNDE inşa edilmiş olduğu, Türkiye’nin geleceğini BÜYÜK RİSKE soktuğu ortaya çıkmıştır. Davalı idare tarafından kulak tıkanan bilim insanlarının tüm çalışmaları iklim kriziyle birlikte gezegenin her köşesinde denizlerin ısındığını, Akkuyu sahasının bulunduğu Doğu Akdeniz'in ise gezegenden 2 kat fazla ısındığını göstermektedir. (Bkz.https://www.mpic.de/5265042/climate-change-emme) ( https://agupubs.onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1029/2021RG000762) Bkz. Akkuyu nükleer santral sahası , ORTALAMA DENİZEL SICAKLIĞIN ORTALAMA KARASAL SICAKLIKTAN DAHA FAZLA olduğu gezegendeki tek nükleer sahasıdır.
Davalı idare, Akkuyu'da nükleer santral yapmaktan vazgeçmek yerine, 28 C’nin üzerindeki su sıcaklığında da Akkuyu’nun çalıştırılmasına izin verileceğine ilişkin ( adrese teslim ) Su Kirliliği kontrolü yönetmeliğinde değişiklik yapmış, (12.05.2023 tarih ve 32188 sayılı Resmi Gazete-) AKKUYU NÜKLEER SANTRALİNE BAĞIŞIKLIK getirmiştir. Akkuyu nükleer projesi nereden tutsak elimizde kalmakta; Akkuyu’nun her an 7 'den büyük YIKICI bir deprem beklenen Kuzey Anadolu Ecemiş fay hattı üzerinde olması, Fukuşima nükleer santral faciasının Japonya'ya maliyetinin 1 trilyon dolar olmasına rağmen santralin sahibi ve işletmecisi Rusya'nın sadece 700 milyon Euro sorumluluk üstlenmesi, yönetimi ve mülkiyeti Rusya’ya ait olan Akkuyu’nun ulusal güvenlik sorunu olması sorunlarına; Akdeniz’in Akkuyu nükleeri soğutamayacak olması sorunu eklenmiştir.
Bilimin ve bilimsel öngörülerin by-pass edildiği yeni Türkiye yüzyılında Türkiye Akkuyu’yla koşar adım felakete götürülürken, Akkuyu’ya karşı HAK’lı mücadelemizin sürdüğünü kamuoyuna duyururuz.