2022’de ve 2023’ün başlarında dünya art arda üçüncü kez La Niña olayını yaşadı. La Niña, genellikle Avusturalya’da daha fazla yağışlı havalarla ilişkilendirilirken ABD, Güney Amerika ve Doğu Afrika’daki daha kurak koşullarla ilişkilendiriliyor. Bu olayının kaydedildiği 2021 ve 2022 yıllarında Avusturalya’da seller yaygın bir şekilde yaşandı. La Niña etkisinin yaşandığı ABD’de ve Yakın Doğu Asya ülkelerinde ise artan kuraklık etkisiyle beraber özellikle tahıl üretimindeki düşüş büyük negatif etkilere sebep oldu. Bunun yanı sıra Somali, 2022’nin ilk yarısında kıtlık alarmını tetikleyen yetersiz ürün üretimiyle karşılaştı.
Dünya Gıda Örgütü (FAO) uzmanlarının yaptığı mevsimlik hava durumu tahminlerine göre 2023’ün ikinci yarısında El Niño durumuna geçilecek. “El Niño olayları sırasındaki yağış dağılış desenleri, La Niña’nın tersi olma eğiliminde” diyen Prof. Dr. Türkeş, Doğu Afrika ve Yakın Doğu Asya ülkelerinde daha nemli koşullara yönelik bir eğilim varken genellikle Batı Afrika, Güney Afrika, Hindistan, Güneydoğu Asya, Avustralya, Güney Amerika’nın kuzey bölgeleri ve Orta Amerika’da daha kurak koşulların görüldüğünü söyledi.
Tarımda Olumsuz Etkilerin Beklendiği Bölgeler
El Niño koşullarında yüksek olasılıkla tekrarlayan hava durumu tiplerini değerlendiren Prof. Dr. Türkeş, olumsuz etkileri en aza indirecek müdahalelerin yapılabilmesi için tarım üzerindeki poyansiyel etkilerin haritalanabileceğini aktardı. İklim bilimci Prof. Dr. Türkeş, su stresinin tarımsal üretim üzerindeki önemli etkisi ve normalin üzerinde yağış alması beklenen alanlara kıyasla daha geniş bir ekili alanın yağış eksikliğinden etkilenmesi dikkate alındığında öncelikle kurak hava koşullarına odaklanılması gerektiğini belirtti. Etkilenebilirlik ve potansiyel risk analizinde düşük gelirli ülkeler başta olmak üzere toplam gıda tüketimindeki yüksek kalori payları ve bunların gıda güvenliği açısından önemleri baz alınarak tahıl ürünlerinin incelendiğini belirten Prof Dr. Türkeş, “El Niño’nun neden olduğu daha yağışlı koşullarla ilişkili başta seller ve taşkınlar gelmek üzere tehlikeler var. Bu yüzden aşırı yağış olasılığı yüksek olan alanlar da haritalanır” dedi.
Tipik yağış rejimlerinin ve desenlerinin ürün takvimleriyle birlikte incelenmesinin tahıl üretimi üzerindeki potansiyel etkilerin daha kapsamlı şekilde anlaşılmasında ve gereken yardımın bildirilmesinde yardımcı olacağını ifade eden Prof. Dr. Türkeş, “Su kıtlığı hem ekilişleri hem de rekolteyi azaltabileceği ve nihai üretim üzerinde olumsuz etkilere neden olabileceği için, tüm ürün döngüsünün ortalamadan daha kurak hava koşullarından etkilendiği ülkeler özellikle endişe kaynağı” diye konuştu.
Gıda Güvenliği İçin Bir Tehdit
Ortalamadan daha kurak hava koşullarından etkilenen ülkelerin Orta Amerika, Uzak Doğu Asya’nın güney bölgeleri, Güney Afrika ve Güney Amerika’nın kuzey bölgelerinde yer aldığını hatırlatan Prof. Dr. Türkeş, Batı Afrika’nın kimi bölgelerinde ve Uzak Doğu Asya’nın kuzey bölgelerinde kurak koşulların vejetatif dönemden hasat dönemine kadar oluşma eğiliminde olduğunu aktardı.
Yüksek gıda güvensizliğinin ve daha düşük hasadın olduğu Orta Amerika ve Karayipler ile Güney Afrika’da yaşanan potansiyel üretim düşüleri hakkında konuşan Prof. Dr. Türkeş, özellikle kırılganlığı yüksek olan hanelerde gıda varlığına ve gelir getirici fırsatlara karşı bir tehdit oluştuğunu belirtirken, bu gruptaki birçok ülkenin; yüksek enflasyon oranlarına katkılarda bulunan düşük ekonomik büyüme, sürdürülemez borç seviyeleri ve döviz kıtlığı nedeniyle şu anda ekonomik istikrarsızlıktan dolayı sıkıntılı bir durumda olduklarını vurguladı.
Prof. Dr. Türkeş, Dünya Gıda Örgütü’nün raporları incelendiğinde Türkiye’nin; Afganistan, Arjantin, Ermenistan, Azerbaycan, İran, Irak, Kazakistan, Kırgızistan, Pakistan, Suriye, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’la birlikte El Niño’nun aşırı yağış riski yoluyla etkileyebileceği ülkeler arasında olduğunu belirtti.
Kaynak:www.iklimhaber.org