Bafa gölünde Tüplü Solucan istilası

Bafa gölünde tüplü solucan denen kurtların kuraklık nedeniyle suların alçalmasıyla belirgin hale gelen istllası endişe yaratıyor. Kuşadası EKODOSD, yapılan araştırma ve gözlem sonuçlarını bir basın açıklmayla paylaştı ve Bafa gölündeki tehlikeye dikkat çekti. Açıklamanın mentni aşağıdadır.

Bafa gölünde Tüplü Solucan istilası

Bafa’da önceki yıllarda da teknelerin altında ve tutunabileceği alanlarda görülen, muhtemelen teknelerin balans suları, av araçları ya da menderesten geldiği tahmin edilen egzotik bir tür olan Avustralya Tüp Kurtlarıyla ilgili gözlemleri uzunca bir süredir sürdürmekteyiz.
Yaptığımız gözlemlerde, kuraklığın etkisiyle bu yıl suların iyice çekilmesiyle birlikte, göl içindeki adalarda su seviyesinin düştüğü ve tarihi eserlerin meydana çıktığı görüldü.
Özellikle Serçin’den başlayarak, Serçin Kışlası’na kadar olan yaklaşık 10 km. sahil boyunca, daha sığ olan bölgelerdeki sualtından çıkan kayaların hemen hepsini Avustralya Tüp kurtlarının istila ettiği görülmüştür. Kuşların, tüp kurtlarının sardığı kayaları kullanmadıklarını, bitkilerin etrafını ve tutunabileceği her kültenin üzerini tamamen sardığını gözlemledik.
Bafa Gölü’yle ilgili yıllardır çalışma yürüttüğümüz bilim danışmanı üyemiz Dr. Erol Kesici ‘nin bu konudaki açıklamaları “Son yıllarda aşırı kirlilik, biyolojik çeşitlilik bakımından tür sayı ve miktarı azalan Bafa Gölü; egzotik(istilacı) tür olan Avustralya Tüp Kurtlarının Ficopomatus enigmaticus(Fauvel, 1923) (kıl ayaklı veya yelpaze başlı solucanlar) istilası altındadır.  
Tüp kurtları günümüzde; dünya çapında sığ sularla tanışmış olduklarından kozmopolit bir dağılıma sahiptirler. Bafa Gölü’nde daha önceki yıllarda yaptığımız çalışmalarda su bitkileri üzerine tutunarak yaşamlarını- üremelerini sürdüren tüp kurtları, göldeki siyonobakteri artışı sonucunda su bitkilerinin adeta yok olması sonucunda tutunma alanları azalınca göl dip çamurunda yer alan kabuklu organizmalarla, göl içerisindeki tutanabildiği  katı atık pet vb cisimler üzerine tutunduğu gibi, göldeki  balıkçı teknelerinin  karinalarına-suda uzun süre duran pinter gibi av araçlarına  ve  göldeki taşlık- kayalık sert yapıların üzerine tutunarak yaşamlarını sürdürmekte olduğu bilinmektedir. Göz ardı edilen önlemler nedeniyle tüp kurtları göl havzasında adeta her alanı istila etmiş durumdadır.


KESİCİ’ye göre; BAFA GÖLÜ’NDEKİ TÜP KURTLARININ ÖZELLİKLERİ ve ARTIŞ NEDENLERİ  
Avustralya Tüp Kurtları, yaklaşık 2 ila 3 cm uzunlukta olan solucanların etraflarında, yaklaşık 10 cm uzunluğa ve 2 cm genişliğe ulaşan beyaz renkli kireçli tüp salgıları sert-keskin) göl içerisindeki sularda bulunan mikroskobik bitki ve hayvan türleriyle(plankton) beslenmekte olup yaşamlarını su içerisinde sürdürürler.
Bafa Gölü’nde su seviyesinin azalması sonucunda, su üstüne çıkan taşlar-kayalar üzerinde küçük kümeler, on binlercesi bir araya gelerek büyük resifler oluşturarak koloniler teşkil etmektedirler. Bazı bölümlerde resifler yakınlarındaki diğer resiflerle birlikte platform oluşturarak, çok geniş bir alanı istila etmektedirler. Bafa Gölü’nün giderek tuzluluk oranı artan acı su özelliğinde olması, tüplü solucanların Bafa Gölü gibi kirli ve ötrofik, düşük oksijenli sularda çok daha iyi büyüme gelişmesine neden olmaktadır.
Ayrıca; gölün suyunun sığlığı – alçalıp yükselmesi gölde,  dalga hareketlerinin etkisi az olması, dalga hareketlerine karşı çok duyarlı olan tüp kurtlarının gölde aşırı çoğalmasını, adeta göl ve çevresindeki her alanı istila etmesini artırmaktadır.
Ficopomatus enigmaticus tıpkı Bafa Gölü’nde de olduğu gibi yaşadıkları habitatlara hakim olan ve habitatları değiştiren, su kalitesini olumsuzlaştıran,  su ortamının kaynakları tüketen ve biyolojik kirlenmeye neden olan istilacı bir tür olup,  bulundukları sulardaki kirlilik indikatörüdürler (göstergesidir).
Bafa Gölü’nün başlıca sorununu oluşturan mavi-yeşil alglerin aşırı oranda büyümelerine de katkıda bulundukları ayrıca, mavi-yeşil alg türlerinin de kurtların tüplerinin biyomineralizasyonla oluşumunda etkisi olduğu belirtilmektedir.
Tüplü solucanlar; bulundukları ortamda çok farklı yönde etki oluşturan ve hızlı büyüyen agresif bir tür olup, göl ekosistemlerini fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak değiştirir.  Kıyılarda bulanıklığı arttırırlar ve oyuk açma aktiviteleriyle bulundukları alt tabakayı değiştirirler ve aşırı çoğalmaları sonucunda suyun hareketini engelleyerek etraflarında tortu birikmesine neden olduklarından, göl turizmine, su ile temasta olan insanlar, canlılar için tehlike oluşturmaktadırlar. Tüplü solucanlar balıkçıların teknelerine av araçlarına verdikleri yıpratıcı etkileri ve balıkların temel besinleri olan planktonları tüketmeleri nedeniyle balıkçılıkla ilgili çok ciddi sorunlara neden olmaktadırlar.
Aşırı çoğalmaları sonucu oluşan koloniler buldukları sert cisimler üzerine yerleşerek koloni oluşturmaları nedeniyle, göldeki dip su kaynak ağızlarının kapanmasına, bunun yanı sıra Büyük Menderes Nehri’nin kirliliği ve tuzluluğunun giderek artışı göz önüne alındığında göl ve nehirlerden su alan boru ve kanalların içerisine yerleşerek (taşlaşarak-tıkaması) onların işlevsizleştirerek de önemli hasarlara neden olurlar.


 NELER YAPILMALI;
Bafa Gölü gibi büyük ekosistemlere giren istilacı türlerin tamamen ortamdan uzaklaştırılması neredeyse mümkün değildir. Ötröfik sulara (kirli ve biyolojik çeşitliliği verimliliği az) oldukça direnç gösterip, uyum sağlayıp hızla çoğalmaları nedeniyle, öncelikle göllerin dip çamurlarının ve zemin – kıyı kesimlerindeki biyolojik- mekanik temizlik yapılması gerekmektedir.  Göle temiz su kaynağı verilmelidir. Tarım ve sanayinin etkisi kontrol altına alınmalıdır. Elbette B. Menderes’in su kalitesinin iyileştirilmesi öncelik oluşturmaktadır. Göldeki biyolojik çeşitlilik artırılarak, denge sağlanabilir. Gölün su seviyesi ve devinimleri (dalga etkisi) korunmalıdır.
Tüplü solucanlar bir süre su dışında kalsalar bile yaşamlarını sürdürebilmektedirler bu nedenle bu türlerin bir vektör yolu ile bir yerden başka bir yere kolayca taşınması yaygın görülen dağılımlarını oluşturmaktadır. Bu nedenle av araçlarının, şamandıraların, pet vb. sert malzemelerin su içerisinde uzun süreli kalmaları, teknelerin karinalarının –ağların sürekli temizlenmemesi, istilacı türün her yere tutunmasına, su kanallarına, derelere taşınmasına neden olabilecektir.
Tüplü solucanların yakın kesimlerindeki kolonilerle birleşerek göl içerisinde ve kıyı kesimlerinde geniş alanlar oluşturmasının engellenmesi için, bunların birbirlerine yakın olan formlarını izole etmek gerekir. Yoksa, kıyılarda giderek artış gösteren istilacı türlerin yayılışının çözümü, ileride daha da zor olacaktır.” Dedi.
Bafa Gölü Aydın ve Muğla için; doğasıyla, tarihiyle, kültürüyle, kuşları ve yılan balıklarıyla çok önemli bir doğa alanıdır.
Çevresindeki yöre insanlarına, balıkçılara, turizm işletmelerine önemli katkı sağlayan Bafa Gölü’nün sağlıklı olması, biyolojik çeşitliliğin devamlılığı açısından da çok önemlidir.
Bafa Gölü’nün en büyük derdi çevresel sorunlardır. Yıllardır bu sorunlar katlanarak devam etmekte, etkileri farklı şekilde çıkmakta, sonuçları yöre insanlarına olumsuz olarak yansımaktadır.
Değişik üniversitelerden birçok bilim insanı Bafa Gölü’yle ilgili pekçok bilimsel çalışma yapmıştır. Ancak iyileştirme için birçok kurumun bir araya gelerek bir eylem planı yapması gerekir.
Aydın ve Muğla illerinde bulunan Sulak Alan komisyonları işbirliği yaparak, Bafa’yla ilgili çalışma yapan bilim insanları ve tüm kurumların katılacağı çalıştaylar düzenleyerek bir yol haritası çıkarılmalıdır.
Sakızburnu Dalyanı’nda atıl bir şekilde duran tesislerin, gölle ilgili çalışma yapacak bilim insanlarının çalışacağı bir merkez haline getirilmelidir. Bu sayede gölle ilgili herşey takip edilip, erken müdahale yapılması sağlanmalıdır.