Koray bey, Kadıköy Dayanışma Ağı ne zaman ve kimlerle kuruldu?
Öncelikle Kadıköy Dayanışma Ağı (KDA) olarak kendimizi anlatma fırsatını buradan sizin aracılığınızla bulduğunuz için teşekkür ederim. KDA, 18 mart 2020 korona salgının başladığı dönemde kuruldu. Kadıköy’de bizim uzunca bir zamandır toplumsal mücadeleyi birlikte yürüttüğümüz birçok arkadaşımın yan yana geldiği bir gelenek vardı. Bu arkadaşlarla hızlıca bir araya gelebiliyoruz ve bu artık refleks durumunu aldı. Pandemiden önce de, savaşa karşı bir araya gelmiştik ve pandemiyi de bu birliktelik zemininde karşıladık. Biz pandemi ile birlikte kendimizi dayanışma ağı olarak ifade ettik. O günden bugüne kadar yoğun bir şekilde devam ediyoruz.
Son zamanlarda sizi sosyal medyada, yemek dağıtımları ve esnaf dayanışması duyurularınızla gördük. Burada amaç nedir, Başka faaliyetleriniz de var mı?
Biz pandeminin başından bugüne kadarki süreçte birçok alanda faaliyet gösterdik. Pandeminin ilk günlerinde, özellikle 65 yaş üzerindeki komşularımızın dışarı çıkamamasından kaynaklı ve ihtiyaçlarının da iktidar tarafından nasıl karşılanacağının cevaplanmaması üzerinde bir boşluk, bir mağduriyet oluştuğunu gördük. 65 yaş üstü komşularımızın alışverişlerini yapmak hedefiyle 700 bina girişine afiş yapıştırdık. Bu binalarda oturan 65 yaş üstü komşularımıza alış verişlerini yapacağımızı ve bize ulaşmak için duyurduğumuz telefon numaralarından arayabileceklerini duyurarak işe başladık. Bu dayanışmamız yoğun bir ilgi ile karşılandı. Çok güzel ilişkiler kurduk. Bu çalışmadan sonra düşündük ki; dayanışma karşılık buluyor ve biz bu çalışmalara eklemeler yapabiliriz. Sağlık çalışanlarının o dönemde korunmak için ekipmana ihtiyaçları vardı. Evlerde hijyen koşulları sağlanarak siperlik yapabiliriz ve bunu örgütleyebiliriz diye, düşündük. Bunu hayata geçirerek o dönemde yaklaşık 12 bin siperlik yapıp sağlık çalışanlarına ulaştırdık. Bu aslında bizim için de bir testti; sokağa çıkılmayan ve herkesin evinde olduğu bir dönemde ‘kollektif çalışma örgütlenme mümkün mü?’ anlamındaki düşüncelerimiz karşılığını bulmuştu. Ondan sonraki süreçte ekonomik kriz baş gösterdi ve gıdaya ulaşımla ilgili ciddi sıkıntılar oluştu. Biz yaklaşık 2 binden fazla gıda kolisi yaptık ve ihtiyaç sahibi evlere dağıttık. Burada seçimimiz genelde dezavantajlı komşularımız oldu. Özellikle Fikirtepe ve kağıt toplayıcıları üzerinde yoğunlaştık. Roman mahallesindeki arkadaşlarımıza, komşularımıza bu konuda destek olduk. Buradaki amaç kesinlikle bir yardım değil, dayanışmaydı Bunu KDA’nın örgütlenmesi ve kolaylaştırıcılığı içinde halkın ortaya çıkarttığı kolektif bütçeyle gerçekleştirdik. Daha sonra bu dayanışmaya daha çok insan destek vermeye başladı ve istanbul'un birçok yerinde Kadıköy dayanışmayı örnek alarak çok sayıda dayanışma ağı ortaya çıktı. Şu anda İstanbul’da 22 dayanışma ağı var. Bunların aynı zamanda aralarında da bir iletişim ağı var. Bu ağlarla irtibat halindeyiz ve dönem dönem ortak çalışmalar yapıyoruz. Çalışmalarımız gıda kolisi ve siperlik üretimi üzerindeydi. Bir başka ortak çalışma da, tarımsal faaliyetlerdi. Sağlıklı fidelerden kent bostanları oluşturma çalışması yaptık. Boş olan bazı arazilerde; örneğin, Moda bostanı. Toprağın uzun zamandır kullanılmaması nedeniye betonlaşmıştı, toprağı yumuşatıp hava almasını, dikime hazır hale gelmesini sağladık. Patlıcan, domates, biber fideleri ektik. İlk başta bu yıl için çok iyi verim alamadık ama toprağa en azından dokunmuş olduk. İleri ki seneler de o toprak daha verimli hale gelecek. Başka yerlerde de özellikle belediyenin değerlendirmediği bazı yerler vardı; biz oralara fiili olarak girdik. Bu arazileri de kollektif çalışmayla sağlıklı fidelerle buluşturduk. Bunların çok önemli pratikler olduğunu düşünüyorum. Daha sonraki süreçte, sıcak yemek çıkarabilir miyiz diye düşündük ki bu belediyelerin bile çok zor yaptığı bir hizmetti. Bunu tecrübe ettik, kendimize güvendik ve devam ediyoruz. Nisan ve Mayıs aylarında yoğun bir şekilde çalıştıktan sonra pandeminin gevşemesi ile birlikte bir ara verdik. Son aylarda pandemin ağırlaşması ve sokağa çıkma yasaklarının başlaması ve ekonomik krizin ağırlaştırdığı yoksulluğun ortaya çıkardığı mağduriyet, bu dayanışmanın dezavantajlı komşularımız için çok önemli olduğunu gösterdi. Sıcak yemek çalışmasına yeniden başladık. Kollektif bir şekilde haftanın 5 günü, hafta sonları hariç menü hazırlanıp ya evlerde ya da KDA gönüllüsü bir esnaf arkadaşın mutfağında sağlıklı ürünlerden sıcak yemek yapıp komşularımıza ulaştırıyoruz.
Bunun haricinde ülkedeki toplumsal sorunlar için de söz söylüyoruz. Esnaf dayanışması bunun bir parçası. İktidarın aldığı kararla sokağa çıkma yasaklarının başlamasıyla birlikte restoranların kapanmasına, sadece paket üzerinden servis vermek zorunda kalmalarına itirazımızı dile getirdik. Esnaf arkadaşlar, komşularımız bu konuda çok mağdur oldu. Biz bu mağduriyeti azaltmak için nasıl katkı koyabileceğimizi neler yapabileceğimizi düşündük. Hem onların eylemlerine destek verdik çağrıcısı olduk hemde Kadıköy’de yaşayan herkese sosyal medya hesaplarımızdan kadıköy'deki esnafın özellikle paket servis veren kafe bar ve restoranların adreslerini, bilgilerini, menülerini yayınlayıp, market zinciri olan iş yerlerinden değilde Kadıköy esnafından alışveriş yapmaları çağrısını yaptık. Bu bir kampanya haline geldi ve ciddi anlamda bir karşılığı oldu. Bizim buradaki amacımız, sadaka kültürünün değil dayanışma kültürünün oluşması, bunun bir fikriyat haline gelmesi ve hayata geçirilmesini sağlamak. İnsanların kollektif üretim ve dayanışması ile idareyi beklemeden kendilerinin özne haline gelerek, öz güvenlerinin artması için çalışıyoruz. Bunu demokratik ortamda yaratmaya çalışıp herkesin öneri ve düşüncelerine dikkat ediyor, herkesi bu çalışmaya katmayı hedefliyoruz. Bir nevi Türkiye’nin demokratikleşme yöntemine cevabını yerelden veriyoruz.
Sahada aktif çalışan gönüllü arkadaşlarımıza gönül borcumuz var. Bu arkadaşlar kimlerden oluşuyor ve insan kaynağı dışında elbette maddi destek de gerekli, bunları nasıl sağlıyorsunuz?
KDA’nın gönüllüleri her geçen gün artıyor özellikle sosyal medyadan çağrılar etkili oluyor. Facebook’ta kapalı bir grup olmamıza rağmen 3000’e yakın takipçimiz var. Aynı zamanda ‘Twitter'da yine 1500 kadar takipçimiz var. Maddi kaynağı da gönüllülerimizin dayanışmasıyla aşmaya çalışıyoruz. Bu konuda şeffaf şekilde çalışıyoruz. Tüm gönüllülere bütçemiz açıktır gelir giderler şeffafdır. Bu konuda çok titiz davranıyoruz.
Bu çalışmalarda belediyeden veya başka dayanışma grupları ve STK’larla ilişkileriniz var mı? Varsa; bu ilişkilerden biraz bahsedebilir misiniz?
Bu konuda herhangi bir yerden belediye de dahil destek almadık. Moda bostanı için belediye ile ciddi anlamda sorun yaşadık. Oraya bir bina yapmayı düşünüyorlardı. Biz Kadıköy’ün binaya ihtiyacı olmadığını, yeşil alana ihtiyacı olduğunu ısrar ederek orayı işgal ettik. Belediye Başkanının bize uzun süre bir tepkisi oldu, bizim de ona tepkimiz oldu. Ama geçen ay hem onlardan hem bizden gelen bir talep üzerine bir görüşme sağlandı. Şu anda ilişkilerimizi ve görüşmelerimizi devam ettirme üzerinde görüş birliği oluşturduk. Belediye ile her ay toplanacağız ve çalışmaları ortaklaştırmak üzerine konuşacağız. Kadıköy, karakteri itibariyle politiktir, muhaliftir, boyun eğmez. Bugün en tepedeki tek adama da boyun eğmedi. Politik eksenli ortaya çıkan muhalif yapı Kadıköy'de şekillenmiş durumda, o bakımdan bizler de bu karaktere uygun tavır sergiliyoruz. Bunun yanında KDA’nın aynı zamanda spor meclisi de var. Amatör sporcularla dayanışmaya çalışıyoruz. Biz bütün bu çalışmaları whatsapp gruplarında şekillendirdik.
Yaptığınız çalışmalara ek, başkaca ne gibi planlarınız var?
İki yeni çalışma yapmak istiyoruz. Bunlardan birisi depreme hazırlık çalışma grubu kurmak. Depremi beklerken iktidar hariç herkes buna karşı önlem olarak ne yapabileceğini konuşuyor. Bunun yanında birçok semtimizde, mahalle örgütleri de bu konuda çalışma yapıyor. Bizde bu konuda bir çalışma grubu kuruyoruz ve elimizdeki tüm iletişim araçlarıyla bunun çağrısını yapıyoruz. Tüm duyarlı vatandaşların bu çalışma grubuna katılmalarını bekliyoruz. Kurtarma eğitim çalışmalarımız olacak Farkındalık yaratacak şekilde bir örgütlenmeyi hayata geçirmeye çalışıyoruz. Bunun dışında, kent ekoloji tarım grubunu kent ekolojisi ekseninde daha genişlettik. Bu konuda çalışmalarımızı planlıyoruz.
Salgın elbette bir gün bitecek ama ülkemizin durumu malum, ihtiyaçlar bitmeyecek. Salgın sonrası yapacağınız dayanışma çalışmalarında neler değişir ve geleceğe dair planlarınız var mı?
Salgın bir gün bitecek evet ama dayanışma gereği bitmeyecek. Dayanışma aslında halkın yerelden kendi kaderini tayinidir, insanların birbirlerine her zaman ihtiyacı var. Komşuların uzunca bir süredir birbirini tanımadığı sürecin kırılıp birbirine el uzatan birbiriyle sorunlarını çözen, yoldaş olan komşuluk ilişkilerini yeniden hayata geçiren bir dönemin inşasını dayanışma ağları üzerinden ortaya koyabiliriz diye düşünüyoruz. Bu aynı zamanda Türkiye’nin yüzü olabilir tüm ülkeye sirayet edebilir. Demokratik bir ülke olacaksak bu ancak halkın yönetime katılımı ile ve özne olması ile gerçekleşir. Bunun pratik unsurundan birisi de dayanışma ağlarıdır. Somut hayata dokunan, hayatın ihtiyaçlarını karşılamaya dönük dayanışma ağlarının varlığı, demokrasinin kaynağı olacaktır. Böyle gördüğümüz için bu çalışmalara sadece dayanışma çalışması olarak değil bir demokrasi mücadelesi olarak bakıyoruz. Dayanışma ağlarının Türkiye çapında genişleyip yaygınlaşması, bizi yönetenleri de etki altına alacağını ve sorunları yerelde tartışarak çözmenin alışkanlık hale geleceğini, böylece yeni Türkiye’nin inşasına temel olacağına inanıyoruz
Kadıköy Dayanışma Ağı sadece insan odaklı olarak mı faaliyetlerine devam ediyor? Kadıköy’ün tarihi ve kültürel mirasları ve sokak hayvanları gibi konularda çalışmalarınız var mı? Bunlar faaliyetleriniz içinde mi?Açabilirseniz sevinirim.
O kadar çok çalışma yaptık ki; unuttuğum şeylerde oluyor, örneğin pandemi sürecinde sokak hayvanları için dayanışma çalışmalarımız oldu. Mama çalışmasını hayvan dostları örgütleri ile birlikte yaptığımız gibi kendimizde dayanışma ağı olarak hayvan dostlarıyla beraber çalıştık, onları yalnız bırakmadık. Daha önce söylediğim gibi deprem çalışma grubu, tarım grubu çalışması ki bunu kent ekoloji çalışmasına dönüştürdük. Bunlara dair hepimizin sorunları var, bir farkındalığı açığa çıkarmaya ihtiyacımız var. Bunlara dair yerelden mücadeleyi yükseltmek mutlaka sokağa yansıyacak ve belediye ile de ortaklaşacağımızı düşünüyorum.
Gelelim dayanışma ağının yapısına, nasıl yapınız var? Yani kararlar nasıl alınıyor? Bir hiyerarşi var mı? Yatay bir demokratik örgütlenme gibi gözüküyor, yanlış mı düşünüyorum?Bunları açabilir misiniz?
KDA’nın çalışma yöntemine gelirsek, çalışma grupları kendi kararlarını alıyorlar ama bazı ortak çalışmaları, örneğin, bütçe oluşumları gibi bazı konuları, bu zamana kadar dayanışma ağını sağlayan ilk başta benim de içinde olduğum yapısallık üzerinden yürütüyorduk. Çok yakın zamanda aldığımız bir kararla, bunu tamamen demokratik bir zemine oturtulması, tüm aktif üyelerimizin bu sürece katılmasını sağladık. Bunu tüm aktif gönüllülere ve çalışma gruplarına bir deklarasyonla ilettik. Bundan sonra tüm süreçler demokratik bir şekilde tüm katılımcılarla yürütülecek. Bundan önceki durum da bundan çok farklı değildi ama bazı çalışma gruplarının örgütlenmesinde kolaylaştırıcı grup olarak faaliyet gösterilmişti. Artık belli bir seviyeye geldik ve bundan sonra tüm kararlar demokratik katılımcılıkla alınacak. Bu bağlamda artık KDA daha cazip hale gelecek çünkü böyle bir grupta gönüllerin karar alma süreçlerinde katılıp katılamadığı o oluşumun cazibesi ve başarısı için önemlidir. KDA, doğrudan demokrasi açısından çok somut bir örnek olacaktır. Her geçen gün bu konuda eksikliklerimiz varsa demokratik katılımcılık yönünde demokratik aklı koyup düzelterek yol alacağız.
Bu yazıyı okuyanlar veya sosyal medyada sizi görenler bu dayanışmaya katkı vermek isterse; nereye başvurabilirler; sizlere nasıl ulaşabilirler?
Çalışmalarımıza katılmak isteyen arkadaştan sosyal medya hesaplarından bize ulaşabiliyorlar aynı zamanda telefon numaralarımızı da görebilirler, bununla ilgili hiç bir çekincemiz yok. Bir çok çalışmada kolektif dayanışma ihtiyacımız oluyor, örneğin en son, ki faaliyetlerimizi sayarken bunu unutmuşum, uzaktan eğitim zorunluluğu içinde olduğumuz bu süreçte bilgisayarı olmayan öğrencilerimiz evden eğitime katılamıyor. Biz bunun için kampanya yaptık, insanlardan kullanmadığı bilgisayarlar, tabletler var ise bunların bize ulaştırılmasını, biz de bunları ihtiyacı olacak öğrencilere ulaştıracağımızı belirttik. Bu kampanya yapılırken de telefon numaramızı tabi ki verdik, birçok bilgisayar geldi. Bu bilgisayarlara bakım yapıp ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyoruz. Dayanışma için hem insan kaynağına hem ekonomik anlamda ihtiyaçlarımız var. Olanağı olan arkadaşlar çalışmaları pratik anlamda katılabilirler, pratik anlamda katılamayan arkadaşlarımız olanakları varsa maddi anlamda bize destek olabilirler.
Son söz olarak, okuyuculara söylemek istediğiniz ve beklentileriniz için size bırakarak bitirelim.Tüm emekleriniz için tüm dayanışma ağı gönüllülerine teşekkür ederiz. İyi ki varsınız. İyi ki sizi tanıdık.
Son söz; herkesin dayanışma ağına katılmasını ve katkı koymasını bekliyoruz. Şu anda demokratik anlamda, halkın öz örgütlenmesine denk düşmesi bakımından son derece meşru kolektif, tek tipten uzak çoğulcu bir anlayışla somut pratik çalışmalarıyla, dayanışma ağları bence hayatı, kültürü dönüştürme potansiyeli çok yüksek alanlar. Herkesi dayanışma ağlarına ki İstanbul’un 22 ilçesinde var; destek vermeye çağırıyorum. Dayanışma ağlarının güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Herkesin de bu farkındalık ve bilinçle bu şansı heba etmemek adına önerim dayanışma ağlarında buluşmaktır. Teşekkür ederim.
NOT: Bu röportaj yapıldığında henüz valilik sokakta yemek dağıtı konusunda engelleme yapmamıştı.