Yeni yayımlanan United in Science raporuna göre, son yıllarda yoğunlaşan uyarılara rağmen hükümetler ve şirketler bu değişime yeterince hızlı cevap vermiyor.
Küresel çapta aşırı hava olaylarının boyutu şiddetlenirken iklim sisteminde bazı durumlarda geri dönüşü olmayan değişimler anlamına gelecek olan “devrilme noktaları”na neden olma tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Pakistan’daki son sel, dünyanın büyük bir bölümünü tahrip eden aşırı hava olaylarının en son örneği. Bu yaz Avrupa’daki sıcak hava dalgası, Çin’de uzun süreli kuraklık, ABD’de bir mega kuraklık ve Afrika’nın bazı bölgelerindeki kıtlığa yakın koşullar giderek yaygınlaşan aşırı hava olaylarının şiddetini yansıtıyor.
BM Genel Sekreteri António Guterres, “Bu felaketlerin yeni ölçeğinde doğal olan hiçbir şey yok. Bunlar, insanlığın fosil yakıt bağımlılığının bedelidir. Bu yılki United in Science raporu, iklim etkilerinin görülmemiş bir yıkıma neden olacağını gösteriyor” dedi.
Rapora göre, dünya önümüzdeki beş yıl içinde sanayi öncesi seviyelerin 1.5 derece üzerinde sıcaklıklar görmeyebilir. Ancak raporda hükümetlerin emisyonları azaltma taahhütlerinin ve eylemlerinin ihtiyaç duyulanın altında kaldığı tespit edildi.
Geçtiğimiz Kasım ayında düzenlenen COP26 zirvesinde hükümetler 1.5 derece hedefi için daha güçlü emisyon azaltım hedefleri belirleyeceklerini duyurmuştu.
COP26’dan bu yana, Ukrayna’nın işgali ve yükselen gaz fiyatları, bazı hükümetleri kömür de dahil olmak üzere fosil yakıtlara geri dönmeye sevk etti. Guterres ise fosil yakıt bağımlılığından kurtulmak için daha çok çaba gösterilmesini tavsiye etti.
Raporda, dünyanın iklim krizinin sonuçlarına uyum sağlayamadığı tespit edildi. Guterres, gelişmekte olan dünyaya yardım sözü veren ancak bunu sağlayamayan zengin ülkeleri kınadı: “Gelişmiş ülkelerin adaptasyonu ciddiye almaması ve gelişmekte olan dünyaya yardım etme taahhütlerinden vazgeçmesi skandaldır” dedi.
Aşırı hava koşullarının etkilerine uyum sorunu ve savunmasız ülkelerin yaşadığı “kayıp ve hasar”, Kasım ayında Mısır’da yapılacak olan COP27 BM iklim görüşmelerinde muhtemelen kilit konulardan biri olacak.
Jeopolitik çalkantılar Glasgow’da varılan kırılgan fikir birliğini tehlikeye attığından, önde gelen uzmanlar bu konferanstan beklentilerine dair endişelerini dile getirdi.
İklim Eylem Ağı’nın yönetici direktörü Tasneem Essop, hükümetlerin COP27’ye krizin aciliyetini yansıtan eylem planlarıyla birlikte hazırlanmaları gerektiğini söyledi: “United in Science raporunun çizdiği korkunç tablo, tekrar eden iklim felaketleriyle karşı karşıya kalan milyonlarca insan için halihazırda yaşanmış bir gerçek. Bilim açık, ancak açgözlü şirketler ve zengin ülkeler tarafından fosil yakıtlara olan bağımlılık, mevcut iklim krizine en az katkıda bulunan topluluklar için kayıplara ve zararlara neden oluyor.”
Essop’a göre, “Özellikle küresel güneyde halihazırda iklim acil durumunu yaşayanlar için, Mısır’daki COP27 konferansı, hayatlarını yeniden inşa etmelerine yardımcı olmak adına yeni fonları kabul etmeli.”
United in Science raporu, Dünya Meteoroloji Örgütü tarafından koordine edildi ve BM Çevre Programı, BM Afet Riskini Azaltma Ofisi, Dünya İklim Araştırma Programı, Küresel Karbon Projesi, Birleşik Krallık Met Office ve Kentsel İklim Değişikliği Araştırma Ağı’nı içeriyor.
United in Science raporunun bazı bulguları şu şekilde:
- Son yedi yıl kaydedilen en sıcak yıllardı ve önümüzdeki beş yıl içinde en az bir kez yıllık ortalama sıcaklığın geçici olarak 1850-1900 ortalamasından 1.5 derece daha yüksek olma olasılığı %48.
- Covid-19 pandemisi ile bağlantılı karantinalar sırasında karbondioksit emisyonlarındaki düşüşler geçiciydi ve fosil yakıt kaynaklı karbondioksit emisyonları geçen yıl pandemi öncesi seviyelere geri döndü.
- Seragazı emisyonlarına ilişkin ulusal taahhütler, küresel ısınma artışını sanayi öncesi seviyelere göre 1.5 derecede tutmak için yetersiz.
- İklimle ilgili afetler günde 200 milyon dolarlık ekonomik kayba neden oluyor.- Gezegenin neredeyse yarısı – 3.3 ila 3.6 milyar insan – iklim krizinin etkilerine karşı oldukça savunmasız bölgelerde yaşıyor, ancak ülkelerin yarısından azında aşırı hava koşulları için erken uyarı sistemleri mevcut.-
- Küresel ısınma arttıkça, iklim sistemindeki “devrilme noktaları” göz ardı edilemez. Bunlar arasında Amazon yağmur ormanlarının kuruması, buzulların erimesi ve Körfez akıntısı olarak bilinen Atlantik meridyen dolaşımının zayıflaması yer alıyor.
- 2050’ye kadar 97 şehirde yaşayan 1.6 milyardan fazla insan düzenli olarak en az 35 dereceye ulaşan üç aylık ortalama sıcaklıklara maruz kalacak.
Kaynak: www.iklimhaber.org