Türkiye'deki orman alanlarına ilişkin görüş aldığı Bartın Üniversitesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Atmış, "Türkiye Cumhuriyeti'nin en çevreci hükümeti AKP" veya "AKP 17 yılda Türkiye'de orman varlığını kat kat artırdı" şeklindeki söylemleri "yanıltıcı" olarak niteledi.
AKP hükümetinin ormanlaşma çalışmalarında "başarılı olmadığını" savunan Atmış, "Türkiye ormanlarının yüzde 5,7'si fiili veya hukuki olarak orman ekosistemi niteliğini yitirmiştir. Bu ciddi kaybın yanında, Türkiye'de ağaçlandırma çalışmalarının başlandığı 1950'li yıllardan beri ancak ulaşılan yüzde 3,2'lik ağaçlandırmayla kazanılmış orman oranı, pek de başarı olarak sayılamayacak bir söylemdir" yorumunu yaptı. FAO verilerine göre; 2000 yılında 19,6 milyon hektar doğal yollarla oluşmuş ormanlık alan miktarının 2020'de 21,5 milyon hektara yükselmesine ilişkin ise Erdoğan Atmış, "Artışa baktığımız zaman 1,9 milyon hektarlık bir artış olduğu görülüyor. Doğal yolla yetişmiş 21,5 milyon hektar ormanımıza karşılık, ağaçlandırma yoluyla kazandığımız orman miktarı sadece 717 bin hektar. Bu durumda toplam ormanlarımız içinde doğal yolla yetişmiş ormanın oranı yüzde 96,8'ken, ağaçlandırma ile kazanılan orman oranı 3,2. Yani Bu iktidar da dahil Cumhuriyet döneminde ağaçlandırarak kazandığımız orman alanı oranı sadece yüzde 3,2 (717 bin hektar)" yorumunu yaptı.
"20 yılda 161 bin hektar artmış, senede sadece 8 bin hektar eder"
FAO verilerine göre 2000 yılında Türkiye'nin 556 bin hektar olan ağaçlandırma ile kazanılmış orman alanının 20 senede 717 bin hektara çıktığına değinen Atmış, 20 senede toplamda 161 bin hektarlık artışın, senede 8 bin hektar ettiğini belirtti.
Atmış, "Toplam orman miktarı içinde yüzde 3,2 olan ağaçlandırmayla kazanılmış orman alanı olduğu dikkate alındığında, AK Parti döneminde yapılan ağaçlandırmalarla AK Parti'nin mevcut orman alanları içindeki payının yüzde 1 bile olmadığını söyledi.
"Orman artışının nedeni ağaçlandırma değil, kırsaldan kente göç nedeniyle ormanlık alanlar kendiliğinden artıyor"
Türkiye'deki orman alanlarının son 20 yıl içinde 2,06 milyon hektar artmasının AKP iktidarı döneminde yapılan ağaçlandırmalardan çok, son 50 yılda yoğunlaşan kırsaldan kente göç nedeniyle kendiliğinden arttığını ifade eden Atmış, şöyle konuştu:
FAO verilerine göre, ülkede 2000 yılında 19,6 milyon hektar (ha) olan doğal yolla gençleşen orman alanı (naturally regenerating forest area), 2020 yılında 21,5 milyon hektara çıkmıştır. Buna karşılık ağaçlandırılmış orman alanı (planted forest area) 556 bin hektardan 717 bin hektara çıkmıştır. Başka bir ifadeyle, 20 yılda ağaçlandırma (plantation) yoluyla oluşturulan yeni orman alanı miktarı, 161 bin ha iken doğal yollarla kazanılan orman alanı miktarı 1,9 milyon hektardır. Doğal yollarla gençleşen orman alanlarındaki bu artışın nedeni ise ormanların ağaçlandırmalarla genişlemesinden çok, son 50 yılda yaşanan kırdan kente göçle birlikte boşalan tarım ve mera alanlarının kendiliğinden ormana dönüşmesi ve bu alanların 2005 yılından itibaren artan orman kadastro çalışmalarıyla orman envanterine dahil edilmesidir. Türkiye'deki orman artışının nedeni ağaçlandırma değil, ormanların kendiliğinden artmasıdır. 1980'lerden beri devam eden bir süreç var. Kırsaldan, tarımdan hayvancılıktan kopuluyor. Kente göç eden bu kişilerin terk ettiği tarım ve mera arazileri, kendiliğinden ormana dönüşüyor ve bu veriler 2005'ten sonra daha hızlı kaydedilmeye başlanıyor. Orman alanları, AKP iktidarında yapılan ağaçlandırmalardan çok, doğal orman gençleşmesiyle kendiliğinden gerçekleşiyor.
"Orman alanları yoğun şekilde amaç dışı kullanımlara tahsis ediliyor"
Erdoğan Atmış, envanter olarak orman alanları artarken, söz konusu alanların orman alanı olarak görünmesine rağmen başka amaçlarla kullanıma tahsis edildiğini dile getirdi.
620 bin hektarın (yüzde 2,7) orman dışına çıkarılarak hem hukuki, hem de fiili olarak orman ekosisteminin yok edildiğini, 699 bin hektarın (yüzde 3) ise madencilik, enerji, turizm gibi ormancılık dışı amaçlara tahsis edildiğini savunan Atmış, bu miktarın çok daha artabileceğini uyarısında bulundu.
Prof. Dr. Atmış sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
Ormanlarda maden, enerji ve turizm sahaları yapılıyor. Termik santraller, HES'ler, oteller, golf sahaları yapılıyor. Bu alanlar 49 yıllığına kadar sürelerle kiralanıyor. Orman alanları amaç dışı kullanımlara açılıyor. Bu alanlardaki orman ekosistemleri hukuki olmasa bile fiili olarak yok edilmiş durumda. Bu tahsisler ormanlık alanlarda bir parçalanma yarattığı için ekosistem bütünlüğü bozuluyor. Ayrıca karayolları, havalimanları, köprüler, siteler, oteller, havalimanları kurmak için gereken malzemeler, yani demir, mermer, kalker, çimento ve benzeri ürünler de yine o çevredeki ormanlardan sağlanıyor. Hızlı ve çarpık kentleşme için gereken inşaat malzemesini de ormanlardan alarak ormanları mahvediyorlar.
Orman vasfını yitiren alanların 2B kanunu ile orman dışına çıkarılması durumunu da sorduğumuz Erdoğan Atmış, bunun 1973 yılından beri süregelen bir uygulama olduğunu, yaklaşık 50 yılda toplam 620 bin hektarın orman alanı dışına çıkarıldığını söyledi.
Son 15 yılda 120 bin hektarın orman dışına çıkarıldığını kaydeden Prof. Dr. Atmış, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
2012'den 2019 yılları arasında amaç dışına kullanımlara tahsis edilen ormanlık alanların yıllık ortalaması 37 bin hektar oldu. Başlangıçtan günümüze bu izinlerin miktarı hızla artarak 699 bin hektara ulaştı. Bu miktar toplam orman alanımızın (22,7 milyon) yüzde 3'üne denk geliyor. Bu alanlar hukuki olarak hâlâ orman ancak fiili olarak orman değil! 1973'ten günümüze 2B ile orman dışına çıkarılan alanlar yüzde 2,7 idi. Düşünün orman dışına çıkarma işlemleri ve orman tahsislerini birlikte hesaba kattığımızda ormanlarımızın yüzde 5,7'sinin fiili ya da resmi olarak orman dışına çıkarılmış olduğunu görüyoruz. Ülkemizde ağaçlandırma çalışmalarının başlangıcından beri ağaçlandırma ile kazanılan orman miktarı sadece yüzde 3,2 olduğuna göre, bizim hesabımız eksi veriyor. Biz ormanlarımızı artırmıyoruz. Aksine gün geçtikçe hem ormansızlaşmayı hem de orman bozulmasını daha şiddetli olarak yaşıyoruz. Bu durumda 'biz ormanlarımızı artırıyoruz' veya 'ormanlarımızdaki artışın ana nedeni yaptığımız ağaçlandırmalar' şeklindeki açıklamalar anlamını yitiriyor. Bu nedenle verileri doğru okuyup, ormanlarımızın içinde bulunduğu bu tehlikenin bir an önce farkına varmamız gerekiyor. Aksi takdirde bilerek yanlış yorumladığımız verilerle gurur duyarak ancak kendimizi avuturuz.
Kaynak: İndependent Türkçe