98 gündür devam eden ve gezi davasındaki tutuklamalar karşı adalet nöbeti her akşam saat 17:00 - 20:00 arasında İstanbul Mimarlar Odası önünde devam ediyor. 1 Ağustos Pazartesi günü nöbet sıraso EMO İstanbul Şubesi 'ndeydi.. Çok sayıda mühendisin ve yurttaşın katıldığı nöbete Validbağ Dayanışma Gönüllüleri de destek ziyaretinde bulundu.
Çeşitli sologanlatın atıldığı nöbet te, EMO İstanbul Şubesi adına Yönetim Kurulu Yedek Üyesi Erkan Solmaz basın açıklamasını okudu. Açıklamanın özeti aşağıdadır.
'Merhaba Arkadaşlar
Bugün, haksız, adaletsiz ve düzmece bir hukukla içeride tutulan arkadaşlarımız Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Mücella Yapıcı’nın da içinde olduğu tüm gezi direnişçileri için sürdürdüğümüz Adalet Nöbetinin 98. Gününde, EMO İstanbul Şubesi üyeleri ve Validebağ Gönüllüleri olarak bir aradayız.
Gezideki temel sloganımızı çok iyi biliyorsunuz; Bu daha Başlangıç, Mücadeleye devam…
Evet devam ediyoruz. Fetihtepe’de, Haydarpaşa’da, Etiler’de, Kuzey Ormanları’nda, Validebağ’da, Kanal İstanbul’da, Beykoz’da kent suçlarına karşı, yüksek elektrik faturalarına karşı, nükleer enerjiyi çevreci gibi aldatmacalarla oldu bitti ye getirilmesine karşı, sansür yasasına karşı mücadelemiz hala devam ediyor. Ve bu mücadele, kente ihanet edenlere ve bu ihaneti itiraf edince sanırım ceza almayacağını sanan itirafçılara karşı, bilimle, teknikle ve halkla yapılıyor.
Arkadaşlar, Biliyorsunuz, Mersin’de yapılan Akkuyu Nükleer Güç Santralinin ana yüklenicisinin sözleşmesi, standartlara uyulmaması neden gösterilerek feshedildi. EMO’nun reaktörlerin temel yapılarında meydana gelen çatlaklar konusunda yaptığı uyarılar hep göz ardı edilerek bu noktaya gelindi.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali, ülkemizin enerji ihtiyacını karşılama, yerli ve yenilenebilir kaynakları değerlendirme, dışa bağımlılığı azaltma, ucuza elektrik üretme gibi amaçlara yönelik bir yatırım değildir. Aksine iktidarın nükleer ligde oynama hırsının sonucudur. Nükleer Güç Santralleri dışa bağımlılığımız artıracak, enerji birim fiyatı olarak güneş ve rüzgârdan kat kat daha pahalıya mal olacak ve ülkemize, atık sorunları ve kaza riski ile kâbusu yaşatacak projelerdir.
Arkadaşlar,
Son günlerde Fatsa’dan Terzi Fikri’den çok söz ediliyor. 1980 yılı ulusal gazetelerine baktığımızda Fatsa’da dönemin MHP’si hariç tüm siyasi partilerin ilçe temsilcilerinin, Terzi Fikri yönetiminden memnun olduğunu görüyoruz, rahatsız olanlar ise karaborsacılar, stokçular, çek senet mafyaları ve darbeciler... O gün rahatsızlar olanlar hala rahatsız Terzi Fikri’den... Doğaldır. Şaşırmıyoruz.
Arkadaşlar,
Tarih, hele de İstanbul tarihi hep toplumsal mücadeleler tarihi olmuş;
532’de Nika Ayaklanmasının mavi ve yeşillerinden 2013 gezisinin rengarenkliliğine, 1883’ den 1925’e kadar 7 kez yapılan Cibali Reji işçileri grevlerinden 1963’e, Çoban ateşlerinin yakıldığı Kavel’e, 1970’in 15-16 Haziran’ına, 1977, 1978, Taksim 1 Mayıslarından 1989 Tarlabaşı’na, 1996 Kadıköy’üne, 1960 yılı Nisanı’nda Beyazıt’ta başlamadan biten rüyadan 1989, 1996 öğrenci eylemlerine…
Nerede zulüm varsa, orada direniş. Nerede bir zalim varsa bunun karşısında da direnenler olmuş.
Gezi Parkı direnişi de kent suçlarına, ben dedim olduculuğa, halkın iradesini, halkın hassasiyetini yok sayanlara, diktatörlük rüyası görenlere karşı dik duruşun, direnişin en onurlu, en demokratik, en zarif, en mizah dolu örneği olarak tarihteki yerini almıştır. '