İlçenin Yenipayam köyü sınırlarında yer alan ve sadece teknelerle ulaşılabilen Hastek Kalesi, Keban Baraj Gölü’ne dik inen kayalıkların kat kat oyulmasıyla yapılmış, odalar ve bu odaları birbirine bağlayan birkaç metre uzunluğundaki dar galerilerden oluşuyor.
Kale içerisinde geniş kullanımlı odalar, tapınak alanı ve kaya mezarını andıran bölümler ile galerilerde yer yer ışık alma, havalandırma ya da savunma yeri olarak kullanılan mazgal delikleri bulunuyor.
Fırat Üniversitesi (FÜ) İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Doç. Dr. Korkmaz Şen, AA muhabirine şunları söyledi: “Eski antik kaynaklarda Euphrates günümüzdeki adıyla Fırat Nehri’nin hemen kenarında yer alan Hastek Kalesi bölgemiz için çok önemli yerlerden biri. Özellikle halk arasında kale olarak anılan yer için bir tapınma alanı olabileceğini ihtimal dışı bırakmamak gerekir. İn Delikleri’nde de birkaç kattan oluşan kaya oymaları bulunuyor. Aynı şekilde kale üç katlı şekilde tasarlanmış, ana kaya üzerine oyularak yapılmıştır.”
Mezar yazıtının hüzünlü hikayesi
Kalede bir kaya bloğu üzerine oyularak yazılmış Grekçe mezar yazıtının hüzünlü hikayesi olduğunu, burada yaşamış önemli bir şahsiyetin genç yaşta ölen eşi için yazdığını anlatan Şen yazıtta yer alan ifadeleri aktardı: “Burada vaktiyle evlenerek memleketime getirdiğim iyi duygular taşıyan Athenais yatıyor. Bu mezarın önünden gelip geçenlerden onu bir gül ile ya da başka bir çiçekle onurlandırana tüm göksel güçler bağışlayıcı olsun. Fakat eğer bir başkası mezara zarar vermek amacıyla gelirse tüm yer altı tanrıları ona kötülük yapsın. Bunları yazan babasıyla aynı adı taşıyan Aeimaries’tir ve kısa bir hayat sürmüş olan eşini severdi. Onun babası da benimle aynı adı taşımaktaydı ve annesi Antonia da Lucius’un kızıydı.”
“Bir beddua söz konusu. Bu beddua, özellikle pagan inancını bize yansıtması açısından önemli. Bu yazıt Hıristiyanlık öncesi dönemlere kadar bizi geriye götürmektedir” diyen Şen kalenin Doğu Roma İmparatorluğu döneminde bir sınır karakolu olarak kullanıldığına yönelik bilgilerin olduğunu aktardı.
Şen, Keban Baraj Gölü’ndeki su seviyesinin bu yıl daha da düşmesiyle ilk defa kalenin tüm katlarının gün yüzüne çıktığını, bunun tarih severler için bir fırsat olduğunu dile getirdi.
Hastek Kalesi tarihi
Yenipayam köyü sınırları içerisinde olup, bugünkü Keban Baraj gölü'ne dik inen kayalıklar üzerinde alttan itibaren kat kat oyularak sığınak stilinde, dışarıya kapalı oyma mağaralardan oluşmuştur. Kalenin büyük emeklerle meydane getirilmiş olduğu, hizmet verdiği çağlarda her türlü gereksinimi karşılayacak durumda olduğu salon görünümündeki geniş kullanım yerleri, odalar, depolar ve benzeri sığınakların koridorlarla birbirine bağlanması, kayaya oyulmuş gizli merdivenler, havalandırma ve ışık alma, ya da düşmana karşı savunma yeri olarak kullanılan mazgal delikleri ve pencerelerden anlaşılmaktadır. Mağara şeklindeki bu sığınakların tümüne bakıldığında bir kale görüntüsü oluşturduğu ve dik inen kayalıklar üzerinde yapılması ile de tamamen savunma amaçlı olduğu anlaşılmaktadır. Kalenin 1018 yıllarında Türkmen akınlarına karşı yapıldığı düşünülmektedir. Hastek Kalesi'nin, Kapadokya'daki yer altı kentleri gibi Hristiyanlığın yayılma dönemlerinde Romalılar, yada Bizanslılar tarafından yapıldığı ileri sürülmektedir.