Dünyanın farklı ülkelerinden sivil toplum örgütleri, Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi’nin CEO’su Sultan Al Jaber’in COP28 Başkanlığına atanması kararından vazgeçilmesi için Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) İcra Sekreteri Simon Stiell ve UNFCCC taraflarına açık bir mektup gönderdi.
Mektupta, iklim krizini körükleyerek büyük kazançlar elde eden bir fosil yakıt yöneticisinin iklim değişikliğine karşı küresel mücadeleyi yönetmek üzere atanmasının onurlu bir davranış olmadığına dikkat çekildi. Kuruluşlar, bu atamanın UNFCCC’nin güvenilirliğini ve meşruiyetini yitirişinin tepe noktası olduğunu söylediler.
Yüzlerce kuruluş, dünya hükümetlerine, açgözlülüğe ve kâra hizmet etmeyi bırakıp, bunun yerine dünyanın fosil yakıt bağımlılığının bedelini hayatları ve geçim kaynaklarıyla ödeyen insanları ve toplulukları korumasını sağlamak için sistemi baştan kurma çağrısında bulundu.
Mektubu kuruluşunuz adına buradan imzalayabilirsiniz.
Türkçeye CAN Europe’tan Elif Cansu İlhan çevrilen mektubun tamamı şöyle:
“Sayın,
António Guterres, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri;
Simon Stiell, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi İcra Sekreteri;
ve
UNFCCC Tarafları,
11 Ocak’ta Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi’nin (ADNOC) CEO’su Sultan Al Jaber’in Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) ev sahipliğinde düzenlenecek olan COP28’in başkanı olarak küresel iklim müzakerelerinin bir sonraki turunu yöneteceği haberi geldi. Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve hatta Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) İcra Sekreteri bu haber üzerine tebriklerini iletti.
Açık konuşalım; ortada kutlayacak bir şey yok. Bu karar COP28’in meşruiyetini ve etkinliğini tehdit ediyor. Eğer iklim krizine karşı mücadele umudumuz varsa, her COP fosil yakıt endüstrisinin kirletici etkisinden arındırılmış olmalı.
ADNOC dünyanın en büyük 12. petrol üreticisi. Büyük bir kirletici olarak karbon emisyonlarından en çok sorumlu olan şirketler listesinde 14. sırada. ADNOC ayrıca fosil yakıt şirketlerinin petrol ve gaz üretimini artırma planlarına ilişkin küresel bir analizde 2. sırada yer alıyor ve yeni sahalar ve kuyular için proje ve inşaat onaylarına dayalı olarak en hızlı büyüyen fosil yakıt şirketlerinden biri. Yakın zamanda 2027 yılına kadar günde 5 milyon varil petrol üretme taahhüdünde bulunarak genişleme planlarını hızlandırdı ve fosil yakıtlı bir geleceğe hapsolmaya devam etmek için diğer büyük kirleticilerle yakın işbirliği içinde. ADNOC’un planları, küresel sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlama yolunda ilerlemek için yeni petrol ve doğalgaz kapasitesine yer olmadığını açıkça ortaya koyan Uluslararası Enerji Ajansı’nın senaryosuyla uyumsuz.
Al Jaber’in atanmasından önce bile BAE’nin performansı, fosil yakıtlardan aşamalı çıkış ve küresel sıcaklık artışını 1,5 derecenin altında tutma konusunda çabası olmadığını gösteriyordu. Aksine, BAE’nin eylemleri, iklim krizini çözmenin değil, krize neden olmanın merkezinde olduğunu gösteriyor.
İklim krizini körükleyerek büyük kazançlar elde eden bir fosil yakıt yöneticisinin iklim değişikliğine karşı küresel mücadeleyi yönetmek üzere atanması onurlu bir davranış değil. Milyonlarca yaşamın ve ekosistemin tehlikede olduğu iklim krizinin yoğunlaştığı bir dönemde böyle bir hamlenin meşru görülebilmesi, Büyük Kirleticilerin iklim politikalarını nasıl bastırdığını gösteriyor. Bu aynı zamanda daha derin bir soruna işaret ediyor: Fosil yakıt çıkarları UNFCCC’yi ele geçirmiş durumda ve güvenilirliğini tehdit ediyor. Geçtiğimiz Kasım ayında düzenlenen COP27’de 630’dan fazla fosil yakıt lobicisi iklim müzakerelerine katıldı. COP28’e ev sahipliği yapacak BAE’nin delegasyonunda, diğer tüm ülkelerden daha fazla fosil yakıt lobicisi vardı. Acı gerçek şu ki, bu atama UNFCCC’nin her türlü meşruiyetini ve güvenilirliğini hızla yitirişinin tepe noktası oldu.
450’den fazla kuruluş, dünya hükümetlerine, açgözlülüğe ve kâra hizmet etmeyi bırakıp, bunun yerine dünyanın fosil yakıt bağımlılığının bedelini hayatları ve geçim kaynaklarıyla ödeyen insanları ve toplulukları korumasını sağlamak için sistemi baştan kurma çağrısında bulundu. Gençlik, kadın ve toplumsal cinsiyet, sendikalar ve iklim adaleti hareketini temsil eden çok sayıda UNFCCC bileşeni, UNFCCC’yi artık Büyük Kirleticilerin iklim değişikliğine karşı küresel tepkiyi haksız yere etkileme ve baltalamasını durduracak bir Hesap Verebilirlik Çerçevesini kabul etmeye çağırdı. Ancak bu ortak talebe rağmen ve iklim krizinin etkileri tüm dünyada yaşanırken, IPCC tarafından yapılan açık uyarılara rağmen, dünya hükümetleri UNFCCC’yi endüstrinin bir halkla ilişkiler gösterisi ve şirketlerin ticari şovu olarak görmeye devam ediyor.
Bir fosil yakıt yöneticisi tarafından başkanlık edilen hiçbir COP meşru görülemez. COP Başkanlıkları fosil yakıt etkisinden bağımsız ve özgür olmalıdır. UNFCCC’nin uzun süredir gecikmiş olan fosil yakıtlardan eşitlikçi çıkışı sağlamasının zamanı geldi. En önemlisi en büyük problem olan kirleticilerin çıkarlarını ele almak ancak bu şekilde mümkün olabilir. Ayrıca şunları da talep ediyoruz:
- Büyük Kirleticiler kuralları yazamaz. Büyük Kirleticilerin iklim politikalarını haksız yere etkilemesine izin verilmemelidir. Bu onların iklim değişikliğine karşı küresel tepkiyi zayıflatmaya ve baltalamaya devam etmelerini sağlıyor ve bu yüzden yok olmanın eşiğindeyiz. UNFCCC acilen, bu kurumsal ele geçirmeyi sistematik olarak sona erdiren, küresel rejim çapında bir çıkar çatışması politikası da açıklayarak bir Hesap Verebilirlik Çerçevesioluşturmalıdır.
- Artık Büyük Kirleticilerin iklim eylemlerini finanse etmesine son verilmelidir. İklim müzakerelerinde veya iklim eylemlerinde Büyük Kirletici ortaklığı veya sponsorluğu olmayacak. Şu anda da olmayacak, hiçbir zaman olmayacak. Büyük Kirleticilerin kendilerini yeşile boyamalarına ve neden oldukları bir krizin suçluluğundan kurtulma yollarını kelimenin tam anlamıyla satın almalarına izin verilmemelidir. Bu kabul edilebilir görüldüğü sürece UNFCCC her zaman başarısız olmaya mahkumdur.
- Kirletenler dışarı, halklar içeri. Sivil toplum her zaman COP sürecine katılmış olsa da, hükümetler sivil toplum örgütlerinin ve iklim adaleti hareketlerinin seslerini duyurmalarını her seferinde daha da zorlaştırdı. Sivil toplumun eşitlikçi ve anlamlı bir şekilde sürece dahil edilmesine ihtiyacımız var. İklim eylemi, özellikle iklim krizinin ön saflarında yer alan insanların liderliğini ve yaşanmış deneyimlerini merkeze almalıdır. Ön saflarda yer alan toplulukların liderliğinde, Büyük Kirleticilerin kârlarını destekleyen, suiistimallerini mümkün kılan ve onlarca yıl daha fosil yakıt kullanımını garanti altına alan yanlış yönlendirmelerin (sahte çözümlerin) ve tehlikeli dikkat dağıtıcıların finanse edilmesine ve onaylanmasına son vermeliyiz.
- Büyük Kirleticileri değil, insanları ve gezegeni korumak için sistemi sıfırlayın. Büyük Kirleticiler bildiğimiz yaşamı yok ediyor. Kirletenler için değil insanlar için çalışan ve doğayı yok etmek yerine onaran yeni bir yaşam ve işbirliği biçimi inşa etmenin zamanı geldi. Hızlı ve adil bir şekilde uygulanacak gerçek, adil, hesap verebilir, toplumsal cinsiyete duyarlı, toplum liderliğinde, doğayı onaran, kanıtlanmış ve dönüştürücü çözümlere ihtiyacımız var. Fosil yakıtlardan tamamen ve eşitlikçi bir çıkışa yönelik dönüşüme ihtiyacımız var. Yerli halkların, yerel toplulukların, kadınların, işçilerin haklarını ve adalet için konuşanların korunmasını merkeze alan gerçek çözümlere ihtiyacımız var. Şirketlerin suiistimallerinin cezasız kalmasınason vermeye ihtiyacımız var.
Yıllar geçtikçe, UNFCCC fosil yakıtlar çağını sona erdirmek ve yeni bir küresel sisteme hızlı ve adil bir şekilde geçiş yapmak için gerekli iklim eşitliğini ve eylemini sağlamada başarısız oldu. 2023 bir atılım yılı olmalı. UNFCCC kendi güvenilirliğini baltalamaya ve iklim krizinin temel nedeni olan fosil yakıtları ele almaktan kaçınmaya devam edecek mi? Ya da fosil yakıt yöneticilerine masanın başında bir koltuk vermeye devam mı edecek?”
Kaynak: www.iklimhaber.org