Türkiye, Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı'nda güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanı’nı açıkladı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum tarafından açıklanan beyanda ‘artıştan azaltım’ sözü verildi. Bakan Kurum, yüzde 41 azaltım yapılacağını belirtti.
Açıklanan Ulusal Katkı Beyanı’nı değerlendiren Enerji Analisti Özgür Gürbüz, “Türkiye Paris Anlaşması kapsamında verdiği beyanını güncelledi ama emisyon azaltım hedefi yine vermedi. Aksine, 2020'de 523 milyon tona ulaşan emisyonları 2030'da 693 milyon tona çıkarma sözü vermiş oldu. Artıştan azaltım deyince kafalar karışıyor biraz ama hesabın aslı bu” dedi.
Türkiye’nin 2030 sonrasında da emisyonlarını artırmaya devam edeceğini belirten Gürbüz, “Daha da kötüsü, Türkiye 2030 sonrasında da emisyonları artırmaya devam edecek. Bakan Kurum emisyon artışı 2038'e kadar sürecek dedi. Buradan aslında bir lakırdıdan ibaret olan 2053 net sıfır hedefine ulaşmak da mümkün olmaz bence. 15 yılda 800 milyon tonlardan net sıfır; çok zor” ifadelerini kullandı.
TOGG İLE EMİSYON DÜŞMEZ
Bakan Kurum’un termik santralların ne zaman kapatılacağını ilişkin konuşmadığına dikkat çeken Gürbüz, “Bakan Kurum, Türkiye'nin yeni Ulusal Katkı Beyanı'nı açıklarken net sıfır emisyondan bahsetti ama kömürlü termik santralları ne zaman kapatacağımızdan bahsetmedi. Kömürden vazgeçmeden, doğalgaza dokunmadan sadece TOGG ile emisyon düşmez. TOGG'un elektriği de kömürden zaten” diye konuştu.
Katkı beyanına sivil toplum örgütleri de tepki gösterdi. Bakanlığın 2038’i emisyon tepe noktası (pik yıl) kabul ederek bu tarihe kadar emisyonlarını artırmayı öngördüğünü vurgulayan kuruluşlar, azaltımın bugünden başlaması gerektiğini dolayısıyla tepe noktasının bugün olması gerektiğini belirtti.
YÜZDE 30 ARTIŞ
Açıklamada, Türkiye’nin en güncel emisyon verisinin 2020 yılına ait 523,9 MtCO2e (milyon ton karbondioksit eşdeğeri) olduğu hatırlatıldı. Bakanlığın 2030 için açıkladığı 500 MtCO2e indirme hedefi ile anlaşılanın, 2015’te verilen baz senaryodaki gibi Türkiye’nin emisyonlarının önce 1.175 MtCO2e’ye çıkarılacağı ve idarenin alacağı önlemlerle 700 MtCO2e civarına indirileceği olduğu belirtildi. Bakanlık açıklamasının bir azaltım hedefi olmadığına dikkat çeken kuruluşlar, aksine bu hedefin 2030’a kadar yüzde 30’dan fazla artışa neden olacağını ifade ediyor.
WWF-Türkiye İklim ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Sabuncu, “Bakanlığın 2030’da ulaşmayı hedeflediği emisyon seviyesi 700 MtCO2e civarında. Bu, iklim STK’leri olarak sunduğumuz öngörünün (340 MtCO2e) iki kat ı”dedi. Türkiye'nin 2015 yılında sunduğu hedefin de aynı yaklaşımla yüzde 21 oranında artıştan azaltım hedefi vererek emisyonları iki kat arttırmayı öngördüğünü hatırlatan Sabuncu “2053 net sıfır vizyonuna planlı ve daha az maliyetli şekilde ulaşmak ancak bugünden gerçekçi bir azaltım hedeflenerek mümkün” dedi.
KAÇIRILMIŞ FIRSAT
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) Direktörü Bengisu Özenç, açıklanan hedefin günümüzün gerçekleri ve 2053 net-sıfır hedefi iddiasıyla uyuşmadığını vurgulayarak “Türkiye’nin son 30 yıldaki yıllık ortalama emisyon artışının yüzde üç olduğu düşünüldüğünde, azaltım senaryosunda öngörülen hedef basit bir şekilde tarihsel emisyon patikasından ayrılmayacağımız anlamına geliyor” dedi. Özenç, açıklanan ulusal katkı beyanının, Türkiye’nin geçtiğimiz yıl açıkladığı 2053 net sıfır hedefi ile küresel iklim diplomasisi içerisinde edindiği yeri koruyabilmesi açısından kaçırılmış tarihi bir fırsat olarak değerlendirdi.
Gerçek ve iddialı bir iklim hedefinin, mutlak emisyon azaltımı olması gerektiğini belirten İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği’nden Gülşah Deniz Atalar, “Emisyonları mutlak olarak, yani ‘bugünden itibaren’ azaltmayı hedeflememiz gerekiyor. Bunun için azaltım hedefi, en son ve en güncel veriden yola çıkarak hesaplanmalı. Bakanlığın hesaplamasına göre, 2030’a kadar hiçbir önlem almadan Türkiye’nin neden olacağı seragazı emisyonları hesaplanıp, bu artan emisyon düzeyi üzerinden bir azaltım hedefi belirleniyor. Bu hedef geçtiğimiz Taraflar Toplantısı’nda alınan “daha güçlü 2030 hedefleri belirleme” kararı ile uyumsuz” dedi.
Greenpeace Akdeniz Program Direktörü Sevil Turan, "Belirlenmiş bu emisyon azaltım projeksiyonu, 2053 için dile getirilen net sıfır hedefini tehlikeye atıyor ve ticari ve teknolojik yeterlilikleri sorgulanır olan karbon yakalama teknolojilerine ya da nükleer gibi ciddi güvenlik, çevre ve sağlık riskleri taşıyan ithal seçeneklere bağımlı kılıyor. Oysa, 2030 itibariyle kömürden çıkış ve iklim krizine karşı toplumsal direnci aktif olarak artıracak adil dönüşüm politikalarını üretme tercihi, somut bir çözüm olarak burada ve erişimimizde" ifadelerini kullandı.
Kömürün Ötesinde Avrupa Kampanyacısı Duygu Kutluay’ın değerlendirmesi ise şöyle: ‘’Enerji üretimi için kullandığı fosil yakıtların (petrol, gaz ve kömür) yüzde 78’ini ithal eden Türkiye’nin fosil yakıt ısrarı, bize enerjide dışa bağımlılık, yüksek faturalar, giderek kötüleşen hava, su ve toprak kirliliği ile artan sağlık sorunları olarak geri dönüyor. Türkiye'nin bu iç içe geçmiş krizlerden çıkabilmesi için bir an önce iklim için adım atması gerekiyor. ‘Artıştan azaltım’, bu sorunları çözmek yerine, daha değerli kamu kaynaklarının uzun süre bu şekilde boşa harcanmaya devam edeceğini gösteriyor'.'
Kaynak: www.birgun.net