BASINA VE KAMUOYUNA.
ÜLKEMİZİN TOPRAKLARINA, ZEYTİNLİKLERİNE, MERALARINA, ORMANLARINA, KORUNAN ALANLARINA VE SU VARLIKLARINA GÖZ DİKEN SERMAYENİN İŞGAL YASASINA GEÇİT VERMİYORUZ!
AKP-MHP İktidarı, yine bir talan düzenlemesi olan torba kanun teklifiyle karşımıza çıktı. 13 Haziran 2025'te TBMM'ye sunulan 'Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’, muhalefet milletvekillerinin incelemesine ve kamuoyunda tartışılmasına fırsat tanınmadan, apar topar 19 Haziran'da Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’na sevk edildi. Eski Bakan Mustafa Varank başkanlığındaki komisyon toplantısına şirketlerin ve bazı seçilmiş sendikaların temsilcileri alınırken çeşitli illerden gelen köylüler, ekoloji örgütleri ve baro temsilcileri alınmadı. Saat 10.00'da başlayan toplantıda muhalefet partilerinin vekillerinin bu duruma yönelik itirazları sırasında zaman zaman arbede çıktı. Köylülerin Meclis bahçesindeki oturma eyleminin ardından bazı temsilcilerin katılımına izin verildi ve komisyon öğleden sonra çalışmaya başladı. 26 saat aralıksız süren ve insani çalışma koşullarının hiçe sayıldığı komisyon toplantısında, iktidarın Nteklifi yıldırım hızıyla geçirme amacı gizlenemiyordu. Baroların, ekoloji örgütlerinin, Akbelen, Deştin, Eskişehir, Dersim ve diğer bölgelerden gelen yurttaşların itirazları ile muhalefet partilerinin önergeleri kabul görmedi; tamamen göz ardı edildi. Yandaş sektör temsilcileri ve sendikaların talepleri doğrultusunda iktidar milletvekillerince hazırlanmış yasa teklifi, tek bir noktası bile değiştirilmeden komisyondan geçirildi.
Milli parkları, korunan alanları, sulak alanları, arkeolojik sitleri, özel çevre koruma bölgelerini, ormanları, kıyıları, meraları ve zeytinlikleri mevcut koruma statülerini hiçe sayarak maden ve enerji yatırımlarına açan bu teklifin, 24 Haziran, Salı günü Meclis Genel Kurulunda görüşülmesi bekleniyor.
Anayasaya aykırı olan kanun teklifi, yaşam alanlarımıza, tarım alanlarımıza, doğal varlıklarımızın tamamına, suyumuza, toprağımıza, zeytinliklerimize ve en önemlisi küçük üreticilerin bağımsızlığına karşı planlanmış bir toprak gaspı yasasıdır.
Kanunun teklifi ile:
- Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) mevzuatı etkisiz hale getiriliyor. Şirketlere kolaylık olsun diye ÇED süreçleri kısaltılıyor. ÇED süreçleri şirketler yerine Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından yürütülüyor. ÇED kararı olmadan diğer izin ve ruhsatlar için başvuru yapılabiliyor.
- Ormanların şirketlere devri daha da kolaylaşıyor. Maden alanlarındaki ormanlar MAPEGʼne ücretsiz olarak devrediliyor.
- Milli Parklar, korunan alanlar, sit alanları, sulak alanlar, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları enerji ve madencilik yatırımlarına açılıyor.
- Zeytinlikler maden ve enerji şirketleri için kamulaştırılarak köylünün elinden alınıyor. Yatağan Termik Santralini işleten Yatağan Termik Enerji Üretim A.Ş. ile Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerini işleten Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. 'ye özel adrese teslim kanun çıkartılıyor. Koordinatları belirtilmek suretiyle Yatağan ve Akbelen bölgesindeki zeytinlikler yok edilerek, saha linyit madenciliğine açılıyor. Zeytinciliğin Korunması ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun'un değiştirilmesinin yolu açılıyor ve ülkedeki tüm zeytinlikler tehlike altına giriyor.
- Meralar enerji şirketlerine tahsis ediliyor.
- Acele kamulaştırma kararları ile özel mülkiyet hakkı ihlal ediliyor, köylünün tapusu gasp ediliyor.
- Kaçak enerji yatırımlarına imar affı getiriliyor.
- Şirketlere indirim kıyağına süre uzatımı getiriliyor.
- Kritik ve stratejik madenler için Cumhurbaşkanlığıʼna ve özel bir kurula yetki veriliyor.
- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na imar planı yapma ve inşaat ruhsatı verme yetkisi veriliyor.
- Ormancılık ve çevre korumadan sorumlu kurumlar yetkisiz kılınıyor, koruma sağlayan kanunlar etkisiz hale getiriliyor.
Yurttaşların tapularına rahatça el konulabilecek bir kara neoliberal düzenleme yapılıyor. Yerle bir edilen mülkiyet hakkıyla yasalar önündeki eşit yurttaşlık, tebalık seviyesine indiriliyor. Bu açıkça bir işgal yasasıdır.
“Süper İzin Yasası” olarak lanse edilen kanun teklifi ile ÇED ve diğer izin süreçlerinin kısaltılmasının arkasında yatan amaçlardan birinin de, yerli şirketler için olduğu kadar, iktidarın Birleşik Arap Emirliği, Çin gibi ülkelerle yaptığı enerji anlaşmaları doğrultusunda bu ülkelerin şirketlerine verilmiş taahhütler olduğu anlaşılıyor. Kanun teklifinin gerekçesinde “yerli ve milli” yatırımlara destek olunacağı belirtilse de aslında emperyalist bir sömürü yasası olduğu gerçeği de ortadadır.
İktidar bu kanun teklifi ile yurttaşa, en temel insan haklarına ve doğaya adeta savaş ilan etmiştir.
Kanun teklifinin tek bir maddesi bile kabul edilemez. Kesinlikle geçit vermeyeceğiz!
Biz, yurttaşlar olarak bu kanun teklifinin Meclis’ten geçmemesi için tüm gücümüzle mücadele edeceğiz.
Toprağımızı vermeyeceğiz!
İşgal, talan ve sömürü kanun teklifini geri çektireceğiz!
Yaşamlarımıza ve doğaya yapılacak bu son büyük darbeyi engellemek üzere memleketin dört bir tarafından yola çıkıyor, 24 Haziran Salı günü saat 11’de Meclis’te buluşuyoruz. Aynı gün tüm illerde sokağa çıkıyoruz.
Tek yolumuz, birlikte mücadelemiz!
HAVAMA, SUYUMA, TOPRAĞIMA DOKUNMA!
“TOPRAĞIMIZI VERMEYECEĞİZ” KAMPANYA GRUBU