Ankara'nın Altındağ ilçesinde bir parkta, Salı gecesi iki grup arasında çıkan kavgada bıçakla yaralanan Emirhan Yalçın'ın hayatını kaybetmesinin ardından Önder ve Battalgazi mahallelerinde dün gece gerilim tırmandı. Sokağa çıkan kalabalık bir grup, Suriyeliler'e ait olduğunu düşündükleri ev ve dükkanlar ile otomobillere zarar verdi, kullanılamaz hale getirdi. Grup, sokaklarda yaya veya motorlu taşıtla gezerek slogan attı.
Battalgazi Mahallesi'ndeki kalabalık, iş yerlerine girip bazı eşyaları dışarıya çıkartarak ateşe verdi. Yakılan ateş, itfaiyenin müdahalesiyle söndürüldü. Yabancı uyruklu bir vatandaşa ait otomobil de devirilerek ters çevrildi. Valilşk olayların bastırıldığını ve sukünetin sağlandığını bildirdi.
Saldırı sonucu Suriyeli Sığınmacılarla Dayanışma Platformu, Ankara'nın Altındağ ilçesinde meydana gelen olaylar üzerine bir basın açıklaması yayınladı. Açıklamada, "sadece sığınmacılar değil, hiçbir grup bireysel bir suç nedeniyle kolektif suçlamaya maruz bırakılmamalıdır"denildi.
Platform tarafından yapılan açıklamada, hiçbir bireysel, kriminal olay bahane edilerek masum insanların kolektif biçimde saldırıya maruz bırakılmasına izin verilmemesi gerektiği vurgulandı. Açıklamada ayrıca, son bir yıl içinde birçok Suriyeli genç de bu nefret temelli saldırı suçlarının hedefi olmuduğunu ve Abdülkadir Davut ve Hamza Acan örneklerinde hayatını kaybedenler olmuşduğunu ve bireysel hiçbir suçun bir kimliğe bağlanamayacağını hatırlatarak, "etnik, dini ve ulusal kökenlerine bakılmaksızın herkes mağdur ya da fail olabilir, dalet, tarafsız ve adil yargılama çerçevesinde karar vermelidir." denildi..
Suriyeli Sığınmacılarla Dayanışma Platformu Tarafından Yapılan Basın Açıklamasının Tam Metni:
"Devlet can güvenliğini korumalı, ayrımcılığa ve saldırganlığa geçit vermemeli.
Ankara Altındağ’da bir parkta başlayan tartışmada Suriye uyruklu Yahya A. tarafından öldürülen Emirhan Yalçın'ın kederli ailesine başsağlığı diliyoruz. Bu acı olaydan sonra suçun şahsiliği ilkesini unutan gruplar, 50 bin Suriyeli'nin yaşadığı Önder Mahallesi'nde Suriyelilerin işyeri ve evlerine yönelik saldırılar düzenledi. Bu saldırılar son haftalarda Türkiye'de başlayan ve ırkçılık sınırlarını zorlayan mültecilerle ilgili dilin ne kadar tehlikeli olduğunu gösterdi. Suriyeliler derken 10 yıldır aramızda yaşayan, yüzde 70'i kadın ve çocuklardan oluşan dört milyon insandan bahsettiklerini unutanlar umarız bu olaydan dersler çıkarırlar.
Yıllar boyunca devam eden ve sığınmacıları hedef gösteren, onların varlığını “beka sorunu” olarak sunan odakların zehirli propagandalarının da etkisiyle, suçun bireyselliğini göz ardı eden bu tür olayların çıkması beklenir bir durumdu ve bugün yaşadığımız da budur.
Devlete düşen, başta hayat hakkı olmak üzere, vatandaşların ve sığınmacıların haklarını korumak, ihlalcileri cezalandırmak ve bunu yaparken linç kalabalıklarına hiçbir biçimde göz yummamaktır. Bu süreçte ihmali olan veya görevini kötüye kullanan kamu görevlileri de tespit edilmeli ve cezalandırılmalıdır.
Suriyeli sığınmacılar da herkes gibi bu ülkede hak sahibi bireyler olarak insan onuruna yaraşır biçimde yaşama hakkına sahiptirler ve devlete düşen onların da haklarını korumaktır.
Suç ve cezanın şahsiliği hukukun temel ilkelerindendir ve bu cinayetlerden dolayı tüm Türklerin veya tüm Suriyelilerin suçlanması akıl ve vicdan dışıdır.
Hiçbir bireysel, kriminal olay bahane edilerek masum insanların kolektif biçimde saldırıya maruz bırakılmasına izin verilmemelidir. Son bir yıl içinde birçok Suriyeli genç de bu nefret temelli saldırı suçlarının hedefi olmuş ve Abdülkadir Davut ve Hamza Acan örneklerinde hayatını kaybedenler olmuştur. Bu vesileyle onların da ailelerine de başsağlığı dileklerimizi sunuyor ve bireysel hiçbir suçun bir kimliğe bağlanamayacağını hatırlatıyoruz.
Ayrımcılık yasağı uygulanmalı, özellikle kamu gücü kullanan sorumsuz kişilerce Suriyeli sığınmacılara veya başka bir gruba yönelik ayrımcı tutum ve işlemleri yapanlar hakkında hukukun gerekleri uygulanmalıdır. Etnik, dini ve ulusal kökenlerine bakılmaksızın herkes mağdur ya da fail olabilir. Adalet, tarafsız ve adil yargılama çerçevesinde karar vermelidir.
Bugün Altındağ’da yaşanan hadiselerin herkes için uyarıcı olmasını diliyoruz. İktidarı başta Suriyeli sığınmacılar olmak üzere ülkemizde bulunan sığınmacı ve göçmenler hakkında toplumu bilgilendirmeye, muhalefeti de ayrımcı dil ve söylemleri terk etmeye davet ediyoruz."