27 Mayıs 2021 tarihinde Van-Gürpınar- Yurtbaşı Köyünde, köylerinde kurulmak istenen mermer ocağına karşı yaşam alanını savunan halka, kolluk görevlilerinin mermilerle saldırdığına şahit olduk. Öncesinde ahırları yakılan, geçim kaynakları gasp edilen Yurtbaşı halkı ‘köyümüzde mermer ocağı istemiyoruz’ dediği için devletin kolluk güçlerinin gaz bombasına, mermisine maruz kaldı.
Bizler memlekette toprağına havasına suyuna sahip çıkanların devlet şiddeti ile karşı karşıya geldiğine ilk kez şahit olmuyoruz. İkizdere’de, Kirazlıyayla’da, Salihli’de ülkenin pek çok yerinde yaşam alanlarını savunanlara karşı devletin, halka karşı tereddüt etmeksizin orantısız şiddete başvurduğunu ve hatta bu şiddetin direnenlerin sesini kesmek için alışkanlık haline geldiğini biliyoruz. Fakat Van’da gördüğümüz çok vahimdir, yaşam alanını savunmak isteyen bu ülkenin vatandaşları, kolluğun kurşunlarıyla karşılaşmışlardır, yaşanan bu memleketin ötekisine yapılan muamelenin yansımasıdır.
Memleket toprağının karış karış sermaye hizmetine sunulduğu, pandemi koşullarında dahi rant politikalarının tam gaz devam ettiği bir dönemden geçiyoruz, buna karşı direnen yurttaşlara yönelik devlet şiddeti ile talancılara dikensiz gül bahçesi hazırlanmak isteniyor.
Ancak bilinmesi gereken şudur ki; bu memleketin batısı doğusu kardeştir. Van’da atılan merminin hesabı Salihli’den sorulur. İkizdere’de tartakladığınız halka karşı Hopa’dan bir ses yükselir, Metin Lokumcu olunur. Havasına toprağına suyuna sahip çıkanlar bir olur, taş ocağına da, HES’E de, nükleere de altın madenine de ve diğer yağma ve talan uygulamalarına karşı direnişi tek renge boyamasını bilir.
Van Valisi’ne yaşama hakkını güvence altına alan Anayasanın 17. maddesini, sağlıklı çevrede yaşama hakkını güvence altına alan , devlete ve vatandaşa çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önleme ödevi yükleyen 56. Maddesini anımsatıyoruz. Yaşam alanlarını savunmak suç değil, vatandaşlık ödevidir. Anayasal ödevini yerine getiren vatandaşa kurşun sıkan kolluk görevlilerinin derhal açığa alınarak haklarında soruşturma açılması çağrısında bulunuyoruz.
Siyasi iktidara da sesleniyoruz; bizler Egeçep olarak nasıl ki bölgemizde yaşanan her doğa talanına, ekolojik yıkıma karşı itirazımız var dediysek; bugün de ‘’Gürpınar’da mermer ocağı istemiyoruz’’ diye haykırıyoruz. Sizlerin talan, yağma, ölüm düzenine karşı bizler yaşamı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bu memleketin ötekileri, devletin istenmeyenleri olarak sizin mermilerinize karşı bir ve tek ses olmaya, yaşamı savunmaya devam edeceğiz.
EGEÇEP Yürütme Kurulu