Kazdağları Ekoloji Platformu, Alamos Gold, şirketinin bölgeden çekilmesini istedi

Kanadalı Alamos Gold şirketinin Türkiye’deki iştiraki Doğu Biga Madencilik’in yöneticisi Ahmet Şentürk, Kazdağları'ndaki altın madenini çıkarmak için 30 yıl beklediklerini belirterek protestolar nedeniyle sürecin uzaması için “Üç-beş ay daha bekleriz sorun değil” dedi. Kazdağları'nda altın araması yapan Alamos Gold firmasının izni Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından iptal edilmişti ve bölgeyi boşaltması bekleniyordu. Fakat yapılan açıklamaların gösterdiği gibi şirketin bölgeyi boşaltmaya niyeti yok. Bu konu ile ilgili Kazdağları Ekoloji Birliği, bir basın açıklaması yaparak bölgenin hemen boşaltılıp rehabilite edilmesini istedi. Basın açıklama metni aşağıda.

Kazdağları Ekoloji Platformu, Alamos Gold, şirketinin bölgeden çekilmesini istedi

BASINA ve KAMUOYUNA
Yalan Yanlış Bilgilerle Kamuoyunu Yanıltamazsınız! 
Ruhsat Hukukunuz Sona Ermiştir! 
Kirazlı Acilen Rehabilite Edilsin!
Alamos Gold’un yerli iştiraki Doğu Biga Madencilik A.Ş.’nin yetkilisi Ahmet Şentürk DW Türkiye’ye yaptığı talihsiz açıklama ile rantçı ve doğa düşmanı zihniyetlerini bir kez daha göstermiş oldu. Tüm Türkiye’nin vicdanını sızlatan Kirazlı’nın yok olan orman ekosisteminin görüntüsünü “inşaat başlamış bir alan” olarak değerlendirdiğini söyleyen Şentürk hadsiz ve kibirli tavırları ile de bizlerin ve kamuoyunun tepkisini fazlasıyla çekti. 
Gözü paradan başka şey görmeyen ve sürekli olarak ticari bir işletme olduğunu ve bu iş için bilmem kaç  dolar harcadıklarını söyleyen  şirket gerçekleri çarpıtmaya ve yalan söylemeye devam ediyor. Doğaya meta olarak bakan bu zihniyetin açıklamalarını ciddiye almıyoruz. Şirket yetkilisinin kamuoyu ve devlet kurumlarına karşı nasıl da saldırgan ve tehditkar bir tavır içinde olduğunu hayretle izliyor ve  nasıl  ve ne hakla cüret ettiğini merak ediyoruz. 
Alamos Gold’un ruhsat hukuku 13 Ekim 2019’da bitmiştir. Bu nedenle de  orman izinleri de iptal edilmiştir. Alan artık Tarım ve Orman Bakanlığı’nın uhdesindedir. 
Maden Kanunu’nun 24. Maddesinin değişik 2. Fıkrasında “Süre uzatım talebinin uygun görülmesi hâlinde en geç ruhsat süre sonundan itibaren bir ay içinde işletme ruhsatının süresi, işletme ruhsatının süresinin bitim tarihinden itibaren uzatılır. Ruhsat süresi dolan ruhsat sahalarında maden işletme faaliyetleri yapılamaz.” hükmü yer almaktadır. Temdit sürecinin hala devam ettiğini iddia eden şirketin iddialarının hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Yasa temdit işleminin ne zamana kadar yapılabileceğini tartışmaya yer vermeyecek kadar açık bir biçimde ifade etmiştir. Bu süre “en geç ruhsat süre sonundan itibaren bir ay" olarak belirlenmiştir. Yani 2019 kasım ayından sonra ruhsat uzatma (temdit) olanağı hukuken ortadan kalkmış ve süresi dolduğu halde uzatılmayan işletme ruhsatı hukuksal varlığını kaybetmiştir.
Buna rağmen konteynerlerini hala çıkarmamış olan şirket şu anda işgalcidir.  Alanda bulunan konteynerler 13 Ekim 2021’i beklemeden acilen çıkartılmalıdır. Alanın rahabilitasyonu da acilen başlamalıdır. 
Kazdağları,endemik türleri ve sahip olduğu eşsiz doğal ve kültürel değerleri  ile ülkemizin ve dünyanın en önemli ekosistemlerinden biridir. Yörede yaşayan ve tarımla geçinen halkın ve milyonlarca canlının yaşam alanıdır. Alınıp satılacak bir meta değildir.
Şirket yetkilisi Kirazlı'nın Kazdağları olmadığını iddia ediyor. Bu iddiayı çok duyduk. Oysa bilim insanları  Kazdağları’nın sadece milliparktan ibaret olmadığını ve  Kirazlı'yı da içine alan bir dağlar silsilesi ve bir bütüncül bir ekosistem olduğunu belirtiyor. 
Şirket yetkilisi işletme aşamasında siyanür kullanacaklarını ancak bunun tehlikeli olmadığını çünkü içilmeyeceğini söylüyor. Kirazlı projesinde 18.900 ton siyanür kullanılması ön görülüyor. Bu kadar siyanür nereye gidecek? İşlenen cevherin içinden geri alınıp geldiği yere geri mi gönderilecek?  Altın madenciliğinde kullanılan siyanür ve diğer kimyasalların sızdırma, buharlaşma, atık barajı yıkılması ve çökmesi gibi kazalar sonucu ne kadar da zararlı olduğunu hem ülkemizde hem de dünya örneklerinde çokça gördük.  Fatsa’da altın madeni çevresindeki yer altı ve yerüstü sularında yapılan tahlil sonuçları altın madenciliğinin su kaynakları için ne kadar da kirletici ve tehdit edici olduğunu gözler önüne serdi. Sular kullanılamayacak derecede ağır metallerle zehirlenmiş durumda.  Siyanür sızıntılarının ve asit maden drenajı sonucu açığa çıkan ağır metallerin yarattığı tahribatın geri dönüşünün mümkün olmadığını Balya’dan, Kıbrıs Lefke’den biliyoruz.  Balya’da hala ot bitmemektedir. 
Şirket maden faaliyeti bitince alanı rehabilite edeceğini belirtmektedir. Eko-kırıma uğrayan, kirlenen, yok olan ekosistemin tekrar oluşması ve orman özelliği kazanması yüzlerce yıl sürecektir. Orman ekosistemini ve oluşumunu bilen bilim insanlarımız da maden rehabilitasyonunun kocaman bir yalan olduğunu ifade etmektedirler. Fatsa’da kapanan liç alanlarının üstünde bitki yetişmemesi nedeniyle alanların plastik çimlerle kapandığına tanık oluyoruz.
Kirazlı'nın da bir parçası olduğu Kazdağları, en fazla 8-10  yıl sürecek  madencilik projeleri için  feda edilemez. Bölgenin tarım ve turizm geliri ve sağladığı istihdam madenciliğin sağlayacağı gelir ve istihdamdan kat kat fazladır. Bilim insanları bu karşılaştırmaları ortaya koymuştur.  
Şirketin karalama ve tehditleri bizleri yıldıramaz.  Kirazlı Altın Madeni Projesine ve Kazdağları’nın yüzde 79’unu kaplayan tüm diğer madencilik projelerine karşı bunca yıldır verdiğimiz mücadelemiz tüm kararlılığımızla sürecektir. Bunun bilinci ile bizler 425 gün değil, bir ömür çadırlarımızla nöbet tutmaya hazırız.
 Şirketi uyarıyoruz ve sesleniyoruz: “Yalan söylemekten, kamuoyunu yanıltmaktan ve Kazdağları’nı yok etme ısrarından vazgeçin. Yoksa şimdiye kadar gördüğünüzden çok daha büyük ve coşkulu bir direnişle karşılaşacaksınız.”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na sesleniyoruz: “Ruhsatın iptal edildiğini ve şirketin ruhsat hukuku kalmadığını acilen açıklayın.”
Tarım ve Orman Bakanlığı’na sesleniyoruz: “Orman izinlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle uhdenize geçen Kirazlı’yı bilimsel ve ekolojik yaklaşımla, sivil toplum örgütlerinin de sürecin bir parçası olmasını sağlayarak acilen rehabilite edin.”
Kazdağları Evimiz!
Kazdağları Hepimizin!

KAZDAĞLARI EKOLOJİ PLATFORMU (KEP)
Eş Sözcüler: Hülya Kurt  Süleyman Eryılmaz