21 Haziran’da Marmaris’te başlayan ve bölgenin yaban hayatı için önemli bir koruma alanı olan Bördübet Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’na da yayılan orman yangınında toplam 4.500 hektar -6302 futbol sahası büyüklüğünde- alan yandı. Orman yangınları sadece ağaçlara değil, yaban hayata ve ekosisteme de büyük zararlar veriyor, biyoçeşitlilik kaybına yol açıyor. Haberlerde yer verilen uzman görüşlerine göre, 2020 yılında Yaban Hayatı Geliştirme Sahası olarak belirlenen ve bölgenin en önemli yırtıcı türlerinden karakulağa da ev sahipliği yapan Bördübet de bu yangın sonucunda ciddi ölçüde zarar gördü.
Yaban hayatı uzmanları, ormanlarda yaşayan canlıların hem yangın sırasında hem de sonrasında ciddi anlamda zarar gördüklerini belirtiyorlar. Yangın sırasında yaşam alanlarındaki alevlerden kaçmaya çalışan hayvanlar yoğun strese maruz kalıyor, özellikle de güvenli geçiş yolları ve kaçış alanları yok edilmişse, sığınma alanlarında maden vb. yapılaşmalar mevcutsa büyük stres ve travma yaşayabiliyorlar. Bazı türler fiziksel olarak da zarar görebiliyor, hayatını kaybedebiliyor. Bazı türler ise toprak altına sığınıyor, sıcaklık toprak altında derinlere indikçe düştüğü için hayatta kalabiliyorlar. Yaban hayatı uzmanı Ahmet Emre Kütükçü, Kızılçam ormanlarındaki denemelerde, yakma sırasında mineral toprak yüzeyinde sıcaklığın 250-260 °C’lerde olduğunu fakat 2,5 cm toprak derinliğinde sıcaklığın 66 °C’ye, 5 cm derinlikte 46 °C’ye, 10 cm derinlikte ise 40 °C’nin altına düştüğünü belirtiyor. Fakat yangın sonrası toprağın altındaki sığınaklarından çıkmaya çalışan canlılar, yanan ağaçların sökülmesi, toprağın kazılması ve diğer insan müdahaleleri nedeniyle de ağır strese maruz kalıyorlar.
Yaşanan son Marmaris yangını, hem ormanlarımız hem de yaban hayatı için gelecek zor günlerin habercisi oldu. Kampanyacı yaban hayat uzmanı ve veteriner hekim Ahmet Emre Kütükçü, change.org/CanlarYanmasin adresinde başlattığı imza kampanyası ile canlıların yangınlar sırasında güvenle tahliye edilebilmesi amacıyla güvenli alanlara kaçabilmelerini sağlayan güvenli koridorların oluşturulması, yangın riski yüksek bölgelerde yaban hayatı ilkyardım ve triaj (tedavi önceliklendirme) merkezlerinin kurulması ve bu merkezlerde uzmanların görevlendirilmesi için çağrıda bulunuyor.
Yaban Hayatı Uzmanı Veteriner Hekim Ahmet Emre Kütükçü, orman yangınlarının, ormanı yuva edinen yaban hayvanları için büyük bir stres kaynağı ve travma olduğunu söylerken, “Canlıların yangından kaçabilmesi için güvenli kaçış yolları ve sığınaklar bırakmadığımız sürece, yaban hayatını yangınlara feda etmeye devam edeceğiz. Yangınlarda endemik türleri, yani dünyada sadece ülkemizde yaşayan canlıları da kaybediyoruz. Son Marmaris yangınında, bölgeye endemik Marmaris semenderi (Lyciasalamandra flavimembris) tehlikeye girdi. Marmaris semenderi, dünyada yalnızca Marmaris bölgesinde yaşayan bir canlı. Kara semenderleri toprak altında yaz uykusuna girdiğinden, yangın sırasında zarar görmeme ihtimali olsa da, pek çok canlı canlı yangın sırasında toprak altındaki sığınaklarına saklanır. Bu nedenle yangın sonrası ağaç yanmış ağaçların sökülmesi, toprağın kazılması ve yanan alanlara diğer insan müdahaleleri, canlıların stresini daha da artırıyor. Canlılar arasında mantar enfeksiyonu gibi öldürücü hastalıkların yayılmasına da neden olabiliyor. Yangınlarda kaybettiğimiz endemik türleri doğaya yeniden kazandırabilmek çok daha zor” dedi.
Yüksek Orman Mühendisi Doç Dr. Cihan Erdönmez ise ormanın bitkilerle birlikte başta hayvanlar olmak üzere diğer canlıların birlikte ve bir denge içerisinde yaşadığı bir ekosistem olduğunu söyleyerek sözlerine şu şekilde devam etti: “Bir yaşam birliği olduğu için orman yangınlarının ağaçlar ve diğer bitkiler üzerindeki etkisi kadar hayvanlar üzerindeki etkisi de gözden kaçmamalı. Hayvanlar orman yangınları sırasında hem doğrudan etkileniyorlar hem de yaşam alanlarını kaybettikleri için dolaylı ve uzun vadeli etkileri ile yüz yüze kalıyorlar. Eğer yangından doğrudan zarar gören, yaralı bir hayvan bulduysak öncelikle ellememeli, bir bezle sararak alandan uzaklaştırmalı, sıcak tutmaya çalışmalıyız. Eğer bulduğumuz canlı, büyük veya küçük memeliler gibi duygusal sinir sistemi güçlü olan bir hayvansa stresini azaltmak için gözlerini kapatabiliriz. Debelenmelerini önlemek için bir kutuya veya kafese koyabilir, yaralanmış yerlerine ilaç sürmek yerine bölgeyi ılık suyla yıkayabiliriz. Ve sonrasında da en kısa zamanda veteriner hekimlere ulaştırmalıyız” diye konuştu.
Kaynak: www.iklimhaber.org