Marmara Denizi ölüyor, bakanlık plajlara mavi bayrak veriyor

Balıkesir İl Sağlık Müdürlüğü 2 Haziran 2021 tarihinde 85 halk plajının deniz suyu analiz raporlarını yayınladı. Rapora göre sadece 1 plajın suyu orta seviye olarak tespit edilirken kalan 84 plajda deniz suyu kalitesi iyi olarak açıklandı.

Marmara Denizi ölüyor, bakanlık plajlara mavi bayrak veriyor

Raporda, Balıkesir ilinin Ege Denizi kıyısındaki 65 plajın suyu iyi derecede çıkarken, Marmara Denizi kıyısında bulunan 20 plajın 19 adedi benzer şekilde iyi derecede bulundu.

Balıkesir sahilleri özellikle Marmara kıyısındaki Bandırma Körfezi yıllardır büyüyen endüstri tesisleri tarafından ciddi oranda kirletiliyorken sağlık müdürlüğünün raporlarında temiz çıkması çevre örgütlerince tepki gördü.

Konuyla ilgili açıklama yapan Burhaniye Platformu Yürütme Kurulu Üyesi  ve Kazdağları Ekoloji Platformu eş sözcüsü Süleyman Eryılmaz, Edremit Körfezi kıyısında toplam 5  arıtma tesisi( sadece evsel atıklara yönelik) olduğunu, tesislerin  asla ileri teknolojiye sahip olmayıp sadece ön arıtma yapabildiğini söyledi.

Eryılmaz “ Öncelikle Edremit Körfezi bilim insanların "Hassas Deniz " diye tanımladıkları bir alan. Bu nedenle bu körfeze ancak ileri arıtma ile arıtılmış atıklar atılmalı. Halbuki körfezde bulunan arıtma tesislerinin 150-160 bin olan kapasitesi  500- 600 bine çıkan yaz nüfusuna yetmediği için belediyeler kapasite fazlası evsel atıkları arıtamadan bypas edilerek birkaç yüz metrelik borularla körfeze deşarj yapılmakta.  Bu çok vahim bir hatadır, deniz dibinde biriken bu atıkların deniz ekosistemini tehlikeye sokacağını yakın zamanda göreceğiz” şeklinde uyarıda bulundu.

Ayrıca sanayi atıkları, besi çiftlikleri, zeytin fabrikalarının atıklarının yasal olmayan bir şekilde derelere boşaltılarak ve körfezi tehdit ettiğini, bu nedenle kirlenmiş bölgelerdeki mavi bayraklı plajları şikayet ettiklerini ama etkili bir sonuç alamadıklarını ifade eden Eryılmaz, açıklanan raporların gerçeği yansıtmaktan uzak olduğunu söyleyerek “ Geçmiş yıllarda partikül, kimyasal maddeler, bakteriler hakkında ayrıntılı bilgileri içeren rapor sonuçları artık verilmiyor, halktan saklanmasını kabul edilebilir bulmuyoruz.  Yani sözün kısası mavi bayrak standardı bu bölgede layıkıyla denetlenmiyor, açıkçası mavi bayrak buralarda yalan ”dedi.

Marmara Denizi kıyısındaki plajların mavi bayrak almasının akıllara durgunluk verdiğini, ülkenin sanayisinin yarısının atıklarını bıraktığı ve 20 milyonun üzerinde insanın yaşadığı Marmara Denizi’nde bırakın bayrağı, insanların bu suya girmesinin yasaklanması gerektiği uyarısı yapan Eryılmaz, deniz kirliliğinin insan sağlığını tehlikeye atacak boyutlara geldiğini ifade etti.

Edremit Çevre Platformu sözcüsü Kubilay Öztürk, “Edremit Körfezi’nde asıl sorun yetersiz arıtma tesisleri ve hayvancılık tesislerinin atıklarını derelere boşaltmasından ileri gelmektedir. Körfeze akan Şahin Deresi’nde alınan dokuz tahlilin tamamı kirli çıktı. Geçmiş yıllarda bazı bölgelerin deniz suyu kalitesi orta bazıları iyi çıkmaktaydı. Edremit için 6 noktada orta çıkmıştı. Lakin bu sene nasıl olduysa 85 ayrı bölgeden alınan numunenin 84’ünün sorunsuz çıkması çok düşündürücü. Kurumların üzerinde yaratılan baskıların etkili olduğunu düşünüyoruz. Hele de ölüm çığlıkları atan Marmara Denizi kıyısındaki numunelerin temiz çıkması bu şüphelerimizi doğrular nitelikte. Geçmiş yıllarda yaz sezonunda gelen pek çok tatilci ve özellikle çocuklar deniz kirliliği nedeniyle çeşitli sağlık sorunları yaşadılar. Bu sene daha kötüsünü beklemek yanlış olmayacaktır” dedi.

Öztürk “Daha önceki numune değerlerinde kimyasal madde oranları ve çeşitli zararlı bakteri sayıları açıklanırken son birkaç yıldır bu değerler verilmemeye başlandı. İyi, orta, kötü ibaresi bizce yeterli ve tatmin edici değil” açıklamasında bulundu.

Edremit Çayı, Havran Çayı, Pina Deresi gibi akarsuların özellikle yoğun tarım ve hayvancılık atıklarıyla kirlenerek Edremit Körfezi’ne akmaya devam ettiği uyarısında bulunan Öztürk, evsel atıkların da belediyenin mevcut tesislerinde ancak ön arıtma işlemine tutulduğunu ve bunun da yeterli olmadığını belirtti. Zeytinli bölgesinde atık kapasitesinin 100 bin olduğunu anlatan Kubilay Öztürk, özellikle yaz aylarında 800 bine çıkan nüfusa kesinlikle yeterli olmadığını söyledi.

Öztürk, "Bu hassas su bölgelerinde mevcut yönetmeliğe göre ileri arıtma yapılması gerekirken belediyeler İller Bankası’ndan aldıkları az bir krediyle sadece ön arıtma yapabilmekteler maalesef. Biz mavi bayraklı plajlarda yaz aylarındaki vahim durumu gözlerimizle görüyoruz. Deniz köpürüyor, kokuyor ama baktığınızda plajın mavi bayrağı dalgalanmaya devam ediyor. Ön arıtmadan çıkan tonlarca kirli su 600 metrelik borularla uzağa boşaltılıyor ama çözüm olmadığını görmekteyiz, çoluk çocuk hasta oluyor denize giren” dedi.

Güney Marmara Dayanışması’ndan Ali Yıldız, Marmara Denizi can çekişirken 20 plajın deniz suyu kalitesini için olumlu rapor verilmesini trajikomik olarak niteleyerek, deniz suyu kalitesini ölçen bağımsız kuruluşlara gerek olduğunu ifade etti.

Erol Yıldız, ”BAGFAŞ azotlu gübre, ETİ Maden ise asit üreten tesisler olarak hem Bandırmayı hem de Marmara Denizi’ni çok ciddi tehlikeye sokmaktadır. Son günlerde sosyal medyada BAGFAŞ’tan zehirli atıklar denize deşarj edilmesine dair videoyu gördük. Denizi kirleten çok kaynak var maalesef. Müsilaj olayı yeni ama Marmara’nın ölüm ilanını çoktan ilan etmişler çünkü çevresinde 25 milyonun yaşadığı bir denize ileri arıtma yapılmazsa sonuç kaçınılmaz olacaktır” dedi.

Belediyelerin kirlilik konusunda gerçekçi adımlar atmadığını söyleyen Yıldız “Bandırma Belediyesi  5 Haziran etkinliği kapsamında çocuklarla beraber sahilde çöp temizliği vs yaptılar. Aynı belediye kıyıları ranta açacak 1/50.000’lik kıyı planı hakkında tek bir laf söylemedi.  Hiçbir dava açmadı. Siyasi partilerin büyük çelişkileri var çevre konusunda” şeklinde konuştu.

Geçen sene Avrupa Birliği kredisiyle Bandırma ve Erdek için kentsel atık tesisi inşaatına başlandığını söyleyen Yıldız, asıl kirleticilerin kaynaklarının sanayi tesisleri olduğunu ifade ederek “1 boya tesisinin atığı on bin hanenin evsel atığından daha tehlikelidir” şeklinde konuştu.

Endüstriyel hayvancılığın bu bölgede çok yoğun olduğunu ama atıkların serbestçe derelere atıldığını söyleyen Yıldız, ilgili bakanlıkların gerekli planlamaları yapmadıklarından yakındı.

Erol Yıldız, kirlilik hakkında son olarak “Marmara’ya dökülen su kaynaklarının en ciddi kirleticileri yine çok suya ihtiyacı olan ağır sanayi tesisleri. Hem kullanıyorlar hem kirletiyorlar. Örneğin Sabancı’ya ait doğal gaz çevrim santrali günlük 10 bin metreküp su kullanarak soğutma yapmakta. Yani günde on bin ton su aşırı ısıtılarak denize veriliyor. Marmara Denizi için durum çok vahim. Kütahya’nın atıkları bile buraya dökülüyor, gerisini siz düşünün artık” dedi.