Mersin Arslanköy maden direnişine hazırlanıyor

Mersin’in Toroslar ilçesine bağlı Arslanköy yakınlarındaki boksit ocağının alanını 20 kata çıkarma girişimiyle başlayan tartışmalar köylüleri harekete geçirdi. Madenden zarar göreceğini düşünen halkın bir bölümü direnme kararı aldı.

Mersin Arslanköy maden direnişine hazırlanıyor

Süreç, Berus Maden İşletmeleri A.Ş.’nin Mersin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü’ne yaptığı başvuruyla başladı. Şirket, yaklaşık 24 hektar olan sahasını 510 hektara çıkarmak için müdürlükten izin istedi. Başvuruda patlatma ilavesi ve gerektiği takdirde kırma-eleme tesisi kurma talebi de var.

Madenin bulunduğu nokta, yerel halkın “kır” diye bildiği bir coğrafyada yer alıyor. Burası Yörüklerin ilkbahardan kışa kadar kaldığı ve hayvanlarını otlattıkları geniş bir arazi. Maden sahası, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü kayıtlarında “orman, mera, tarla ve yaylak” vasıflı alanlarda gösteriliyor.

Madene yakın köylerin endişesi de bu noktada başlıyor. Köylülerin bir bölümü, maden faaliyetlerinin tarım, hayvancılık, su kaynakları ve yayla turizmini olumsuz etkileyeceği görüşünde.

Arslanköylü, emekli bir makine mühendisi olan Serdar Erkan, madene karşı köylüleri harekete geçirmeye çalışıyor. Kurulan WhatsApp grubunun yöneticilerinden biri olan Erkan, Mersin Çevre Derneği (MERÇED) ve diğer çevrecilerle birlikte madenin olası tehlikelerine karşı köylüleri bilinçlendirme amacında.

Genişletme projesiyle ilgili 4 Aralık’ta Arslanköy’de bilgilendirme toplantısı yapıldı. Toplantıya Erkan ve MERÇED üyeleri de katıldı. Medyascope’a konuşan Erkan, toplantının olaylı geçtiğini anlattı: “Madeni isteyenler ekip olarak gelmişler. Protesto yapmaya başladı çevreciler, o sırada güvenlik güçleri müdahale etti. Protesto edenleri dışarı attı. Uzman Çavuş’a ‘bunu yapmaya hakkınız yok’ derken beni dışarıya doğru itti, ayağım takıldı, ahşap oyun masasının üstüne düştüm. Masa olmasa başımı yere çarpacaktım.”

Muhtar hakkında suç duyurusu

Erkan, güvenlik güçlerinin müdahalesinden Arslanköy Muhtarı Züleyha Ay’ı sorumlu tutuyor. Erkan’a göre Ay, jandarmanın protestocuları dışarı çıkarmasını isteyen kişi. Erkan, muhtarın maden firmasıyla birlikte hareket ettiğini savunuyor ve görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle muhtar hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu söylüyor.

Ay ise Erkan’ın suçlamalarını reddediyor. Medyascope’a konuşan Ay, “Bir jandarma komutandan mı alır emri yoksa muhtardan mı? Jandarmanın yakasına yapıştılar, komutan da ‘müdahale et’ diye jandarmaya emir verdi. Orada iki tane komutanı varken benden mi emir alır? Suç duyurusunda (bulunurlarsa) bulunsunlar, yalan yanlış şeyler. Gerçekten, sıkıntıdan gece 1’de WhatsApp grubunda hakkımda yazıyor, dönüp dolaşıp aynı kişiler ama” dedi.

İmza kampanyası ve itiraz dilekçeleri

Madene karşı Mersin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü’ne sunulmak üzere itiraz dilekçeleri hazırlandı. Madene karşı çıkanlardan bu dilekçeleri bireysel olarak müdürlüğe teslim etmeleri istendi.

Erkan ayrıca madene karşı bir imza kampanyası başlattı. Direnişin yazın, yayla sezonunda daha da güçlenmesini beklediklerini söyledi.

Haberin hazırlandığı gün itibarıyla WhatsApp grubu 400 kişiyi aştı. Grupta madene karşı olmayanlar da var ama grup içi yapılan oylamada ezici bir ağırlıkla karşı çıkanlar olduğu görülüyor.

Maden konusunda tarafsız olduğunu savunan grup üyelerinden biri, madenin 200 kişiye iş sözü verdiğini ve alışverişlerini de köyden yapma vaadinde bulunduklarını söylüyor. Karşı çıkmayan ya da destekleyenler buna gerekçe olarak madenin sağlayabileceği ekonomik getiriyi gösteriyor.

Peki maden bir köyden 200 kişiye iş imkânı sağlayabilir mi?

Şirketin sunduğu ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) başvuru dosyasında, madende çalışacak kişi sayısıyla ilgili iki farklı ifade var. Dosyanın 14. sayfasında “Söz konusu projenin ocak faaliyetleri kapsamında 40 personelin çalışması planlanmaktadır” deniliyor. 59. sayfada ise “Proje kapsamında çalışacak personel sayısı 30 kişidir” ifadesi var.

Serdar Erkan, iş vaadinin inandırıcı olmadığını savunuyor. Ona göre işle ilgili verildiği iddia edilen söz, maden sahası dışında nakliyat ve hafriyatı da kapsıyor olsa bile, köyde bu sayıda kamyon ya da kamyon ehliyeti sahibi yok.

Muhtar Züleyha Ay da madenin iş vaadinde bulunmadığını söylüyor: “İş vaadi falan yok, ‘200 kişiyi çalıştırırız’ gibi bir konuşma yok, WhatsApp grubundaki kirli bilgiler bunlar.” Ay da Erkan gibi köyde nakliyat ya da hafriyat işi yapabilecek 200 kişi olmadığını söylüyor.

ÇED süreci hakkında kafa karışıklığı

Madenin ÇED süreciyle ilgili de kafa karışıklığı var. Genişletme girişimi basına ilk yansıdığında, Mersin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü’nün “ÇED gerekli değildir” kararı verdiği yazıldı. Oysa Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ÇED duyurularını listelediği web adresinde arama yapılınca 3 Kasım 2025 tarihli “ÇED süreci başlatılmıştır” ifadesi görülüyor. Yani aslında süreç yeni başlıyor.

Kafa karışıklığına yol açanın ise şirketin başvuru dosyasında, ruhsat sahasının geçmişini anlattığı bölümde, daha önce yapılmış ve “ÇED gerekli değildir” kararı alınmış bir başvuruya yönelik atıf olduğu anlaşılıyor.

Madene su var, tarıma yok

Madene karşı olanlar arasında en çok tepki çeken gelişmelerden biri de Arslanköy Sulama Kooperatifi’nin madene su verme kararı oldu. Şirketin sunduğu başvuru dosyasında “Proje kapsamında gerekli olan kullanma suyu S.S. Toroslar Arslanköy Sulama Kooperatifi tarafından karşılanacaktır” denildi.

Kooperatifin izin yazısı 5 Mayıs 2025 tarihli. Kooperatif bu yıl, yaklaşık olarak iznin verildiği tarihe denk gelen sulama mevsimi başladığında, dönüm başına verilen 1 saatlik sulama hakkını kuraklık gerekçesiyle yarım saate düşürmüştü. WhatsApp grubunda bununla ilgili kooperatife yönelik tepkiler oldu.

Madenin yeri ve trafik kaygısı

Raporda, uydu haritasından alınan bir görselde madenin Arslanköy’e kuş uçuşu 25 kilometre olduğu belirtiliyor. Maden sahası aslında Karaman’a bağlı olan Çat Köyü’ne de 12 kilometre mesafede, yani aslında oraya daha yakın. Ama madeni ticaret ağlarına bağlayan yol Mersin tarafında.

Madene, Arslanköy’e yaklaşık 10 kilometre mesafedeki Tırtar Köyü’nden geçilip, Dümbelek Boğazı aşılarak ulaşılıyor. Tırtar’a da bağlanan Arslanköy–Mersin yolu, yayla turizminde en çok kullanılan güzergâhlardan. Üstelik bu yol hem geliş-gidiş hem de yaklaşık 35 kilometre boyunca sollama yasağı var. Bölge halkının madenle ilgili temel endişelerinden biri, yolda yaşanacak kamyon trafiği ve olası trafik kazaları.

Kamu yararı var mı?

Berus A.Ş.’nin bulunduğu bölgeye yakın bir boksit ocağı daha var. Demireller Tarım Maden Petrol Sanayii ve Ticareti A.Ş. de 479 hektarlık alanda faaliyet gösteriyor. Bu, Berus’un hedeflediği saha büyüklüğüne yakın bir alan.

Demireller A.Ş. de son olarak 2022’de bölgede yapacağı kontrollü patlatmaları artırmak üzere “ÇED gerekli değildir” onayı almış. Yani Berus da benzer bir onay alırsa, bölgedeki patlatma sayısı daha da artacak.

Peki, birbirine çok yakın, benzer büyüklükte ve aynı cevheri çıkaran maden olmasında kamu yararı var mı? Medyascope’a konuşan Çevre Mühendisleri Odası Mersin Şubesi Başkanı Dr. Sinan Can, kamu yararı tartışmasında “kalkınmacı” ve “çevreci” olmak üzere iki yaklaşım olduğunu hatırlatıyor: “Birbirine yakın lokasyonlarda olan benzer iki proje yatırımın bölgeye verebileceği çevresel etkiyi kümülatif olarak değerlendirip ele almak gerekir. Doğal ortam, ekolojik turizm, orman, mera ve yaban hayatına verebileceği zararların saptanması; su kaynaklarımızın ve biyoçeşitliliğin korunması amacıyla iklim değişikliği ve kuraklıkla ilgili tespitlerin ortaya konulması ve ona göre karar verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çevreye verilebilecek tahribat yüksekse bunun kamu yararı taşımayacağını söyleyebiliriz, bu durumda bu yatırımın o bölgeye yapılmaması gerekir. Bizler kamu yararını tamamen doğanın korunması, çevrenin kirlenmemesi perspektifiyle ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Ekonomik ve kalkınmacı bir anlayışla bakarsak, çevrenin öneminin gittikçe azaldığı bir gerçektir.”

Çevresel tehditler

Şirketin sunduğu başvuru raporunda, olası çevresel tehditlere değiniliyor. Bölgedeki hayvan ve bitki hayatının gürültü, patlamaların yaratacağı sarsıntı, oluşacak tozlanma gibi unsurlardan olumsuz etkilenebileceği belirtiliyor. Aynı şekilde, insan hayatının da özellikle gürültü ve tozlanmadan etkilenebileceği vurgulanıyor.

Madenin bulunduğu alan, Arslanköy’e gelen yer altı sularının kaynağı denilebilecek bir yerde. Köylülerin bir bölümü, özellikle su kaynaklarıyla ilgili endişe içinde.

Şirket, bahsi geçen tüm olası tehditlere karşı Bakanlığın belirlediği talimatlara uyacağını taahhüt ediyor. Köylüler ise Türkiye’de daha önce yaşanan örnekleri hatırlatarak, taahhütlerin ve denetimin yeterli olmayacağı görüşünde.

Kaynak: https://medyascope.tv