PARİS İKLİM ANLAŞMASI NÜKLEER ENERJİNİN TRUVA ATI MI!
Türkiye’nin, uzun süre önce imzaladığı, ancak çeşitli çekinceler öne sürülerek gündeme almadığı ancak Paris İklim Anlaşması, 3 milyar dolarlık finansal kaynak pazarlıkları üzerine ani bir manevrayla 6 Ekim 2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda tüm partilerin oy birliği ile onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Aynı gece geç saatlerde başka ülkelerin nükleer santral atıklarının ülkemize kabulü ve kazalardan zarar görecek üçüncü tarafların tazmin hakları gibi hayati konuları içeren iki kanun teklifinin, üzerlerinde hiçbir görüşme yapılmadan TBMM’de kabul edilmesi Paris İklim Anlaşması’nın amaçları hakkında kamuoyunda şüphe uyandırmıştır.
Kamuoyu Paris İklim Anlaşması ile meşgulken yeni nükleer anlaşmalar sesiz sedasız Meclis’ten geçti
Paris İklim Anlaşması’nın ardından Genel Kurul gündemine nükleer enerji ile iki kanun teklifi daha gelmiştir;
- Kullanılmış Yakıt İdaresinin ve Radyoaktif Atık İdaresinin Güvenliği Üzerine Birleşik Sözleşmeye Türkiye Cumhuriyeti’nin Beyanlarla Birlikte Katılmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi,
- 28 Ocak 1964 Tarihli Ek Protokol ve 16 Kasım 1982 Tarihli Protokol ile Değiştirilen 29 Temmuz 1960 Tarihli Nükleer Enerji Alanında Üçüncü Şahıslara Karşı Hukuki Mesuliyete Dair Sözleşmeyi Değiştiren Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi.
TBMM’nin Web sayfasının Kanunlar-Sorgu sekmesinde söz konusu kanun tasarılarının TBMM Başkanı Mustafa Şentop tarafından 26 Nisan 2019 ve 13 Kasım 2019 tarihlerinde TBMM’ye sunuldukları görülmüştür.
Kanun tekliflerinin gerekçelerinde; halkımızın ve bizlerin aklıyla alay eder gibi “gelecek kuşaklara gereksiz yükler yüklemekten kaçınmak” ifadelerinin yanı sıra;
- Kullanılmış Yakıt İdaresi Kanunu ile nükleer atıkları yeniden kaynak olarak kullanılmasının yanı sıra ortak proje yürütülen başka ülkelerin nükleer atıklarının da kabul edilebileceği, atığın ortaya çıktığı ülke dışında başka ülkelerde bertaraf edilebileceği,
- Nükleer Enerji Alanında Üçüncü Şahıslara Karşı Hukuki Mesuliyet Kanunu’nda ise meydana gelebilecek kazaların etkilerinden doğacak zararların tazminine ilişkin maddeler bulunmaktadır.
2019 yılında TBMM’ye sunulan, ülkemizi olağan yükümlülükler altına sokan, ülkemizi başka ülkelerin nükleer çöplüğü haline getirecek nükleer enerjiyle ilgili böylesine önemli kanun tekliflerinin ne tamamı ne de maddeleri üzerinde olumlu ya da olumsuz bir tek görüş dahi belirtilmeden dakikalar içerisinde kabul edildiği Meclis tutanakları ile sabittir.
2019 yılından bu yana muhalefet partilerinden hiçbir milletvekilinin Nükleer Karşıtı Platformlara, çevre-ekoloji örgütlerine, ilgili meslek odalarına bilgi vermemesi, destek istememiş olması anlaşılabilir bir durum değildir.
Toplum ve doğanın çözüm bekleyen sorunları her geçen gün büyürken, nükleer santrallarla ilgili bu denli önemli maddelerin görüşler alınmadan gece yarısı TBMM Genel Kurulu’ndan geçirilmesini, açıkça halka ihanet olarak değerlendiriyoruz. Başka ülkelerin nükleer atıklarının kabul edilmesinin, olası kazalardan ya da sızıntılardan doğacak tazminat haklarının konu edildiği bu yasa maddeleri hakkında hiçbir yazılı ya da sözlü itirazda bulunmayan bütün siyasi partilerin ve milletvekillerinin sorumlu olduğunun altını çiziyoruz.
Ülkemizin geleceğini ilgilendiren hayati konuların TBMM Genel Kurulu’ndan hızla geçirilmesini kabul etmiyoruz. Meclis’te grubu bulunan tüm muhalefet partilerini bu yasanın iptaline karşı göreve davet ediyoruz”
Ne dünyada ne de ülkemizde nükleer santral ve nükleer atık istemiyoruz…
NÜKLEER KARŞITI PLATFORM BİLEŞENLERİ