DOĞA CENNETİNİN ÖNÜNE YİNE BALIK ÇİFTLİĞİ TEHDİDİ

Büyük Menderes Deltası önünde yapılacak balık üretim çiftlikleri için EKODOST - Kuşadası tarafından yapılan açıklamada, bu çiftliklerin çevreyi tehdit ettiği bildirildi. EKODOST açıklaması aşağıdadır.

DOĞA CENNETİNİN ÖNÜNE YİNE BALIK ÇİFTLİĞİ TEHDİDİ

Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen, bir doğa cenneti olan Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nın önüne 15 yıldır ısrarla balık üretim çiftlikleri kurulmak isteniyor.
Halbuki; Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı ve bakan adına Prof. Dr. Hasan Z. Sarıkaya’nın imzalayarak ilgili tüm kurumlara gönderdiği bizimde desteklediğimiz 2007 yılı raporuna göre; 
Büyük Menderes Deltası önünde yapılacak balık üretim çiftlikleri faaliyetinin, koruma alanı dışında olması, koruma alanını olumsuz etkilemeyeceği anlamına gelmemektedir. Ülkemizdeki birçok koruma alanımız, dışarıdan gelen etkiler nedeniyle olumsuz yönde etkilenmekte hatta bazıları bu sebeple yok olmaktadır. Bu nedenle korunan alanların işleyişini olumsuz yönde etkileyecek her türlü faaliyet uygun görülmemektedir. Ülkemiz Biyolojik Çeşitlilik, Bern, Barselona, CİTES, Ramsar Sözleşmelerine taraf olarak, bu sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerimizin yerine getirilmesini uluslararası düzeyde taahhüt etmiştir. Bu bağlamda Dilek Yarımadası ve Büyük Menderes Delta ekosisteminin bir bütün olarak korunması yukarıda bahsedilen sözleşmelerin bir gereğidir.


Küresel ısınma, kuraklık, yanlış hidrobiyolojik planlamalar, kirlilik gibi nedenlerle su kaynaklarımızın, sulak alanlarımızın yavaş yavaş elden çıktığı, içinde bulunduğumuz coğrafya da su kaynakları yönetimine ilişkin tartışmaların uluslararası boyut kazanarak arttığı bir dönemde, yukarıda zikredilen uluslar arası sözleşmeler ve ulusal mevzuatımız gereği, sadece Aydın ilimize değil, tüm Türkiye’ye ait olan ulusal bir değerin elden çıkmasına neden olabilecek balık çiftliklerinin, söz konusu alana taşınması ve/veya kurulması mümkün görülmemektedir.
Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası’nın planlı ve dengeli kullanımının sağlanması amacıyla, balık üretim tesislerine Dilek Yarımadası – Büyük Menderes Deltası – Karina Dalyanı bölgesi açıklarında izin verilmemesi, varsa verilmiş izinlerin iptal edilmesi, ileride telafisi mümkün olmayacak olumsuzlukların önlenmesi açısından büyük önem arz etmektedir.” Denmektedir.
Uluslararası sözleşmeler ve Türkiye’nin batısında yer alan en önemli hassas sulak alanlarımız içinde bulunan Büyük Menderes Deltası’nın önünde balık çiftliklerinin kurulması yine gündeme gelmiştir.
Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nın, Delta bölümü;
“IUCN kriterlerine göre; bir canlı türünün dünya ölçeğindeki tehlike kategorisi “CR – Yok Olmak Üzere” veya “EN – Tehlike Altında” ise, bu türün düzenli olarak bulunduğu bütün alanlar ÖDA kapsamındadır.”
Büyük Menderes Deltası’da, başta Nesli Tehlike Altında Bulunan Saz Kedisi (Felis chaus) olmak üzere önemli memeli türleriyle birlikte, deniz memelisi olan Akdeniz Foku (Monachus monacnus) gibi en hassas türleri barındırmakta, DKMP’nin Tür Koruma Eylem Planı kapsamında bulunan endemik Tüylü Çan Çiçeği (Campanula tomentosa) gibi endemik olan ve delta kumullarında yaşamını sürdüren Kum Zambakları (Pancratium maritimum) gibi nadir bitki türlerinin bulunduğu ÖDA (Önemli Doğa Alanı) kapsamındadır. 
Büyük Menderes Deltası aynı zamanda; Birdlife International tarafından geliştirilen bilimsel kriterlerle seçilen ve nesli dünya ölçeğinde tehlike altında bulunan başta Tepeli Pelikan (Pelacanus crispus) gibi kuş türlerinin önemli popülasyonlarının ürediği bir alan olup, ÖKA (Önemli Kuş Alanı)’dır. Kuşların yaşam alanlarının yanıbaşında kurulan balık çiftlikleri nedeniyle, doğal olarak kuşları buraya çekecek. Bu gibi durumlarda birçok yerde görüldüğü gibi ses çıkaran vb. istenmeyen aletler kullanıldığında, kuşlar tehdit altında olacak ve üremelerini de etkileyecektir. Bu konuda böylesine önemli bir kuş alanı için, mutlaka uzman ornitologlardan da rapor alınması şarttır.
Balık çiftliği kurulması düşünülen alanın hemen karşı kıyılarında nesli tehlike altında bulunan ve dünyada 700 kadar kaldığı tahmin edilen Akdeniz Foklarının (Monachus monachus) mağaraları bulunmakta ve bahse konu olan alan fokların beslenme alanını oluşturmaktadır.
Düşünülen balık üretim çiftlikleri tüm bu kritik canlı türlerinin bulunduğu Menderes Deltasın etki alanında olup, Uluslararası sözleşmelerle koruma altında bulunan hassas ve nadir canlıları tehdit edecektir. Son derece önemli ve hassas olan alanın kirlilik nedeniyle doğal yapısı bozulacak, sualtı ekosistemi zarar görecek, özellikle balık geçişlerini engelleyeceği için, Doğanbey ve Tuzburgazı köylülerinin geleneksel olarak yapmış oldukları lagün balıkçılığına büyük zarar verecektir.
Balık çiftliklerinde yaygın olarak kullanılan yemlerin kimyasal içeriklerinin ve antibiyotiklerin doğal ortamlarında yaşayan deniz canlılarının bağışıklık sistemlerini ve doğal zinciri bozması muhtemeldir.
Akdeniz’in ciğerleri olarak bilinen deniz erişteleri (Posidonia oceanica) denizel ekosistemin en önemli zenginliğidir. Birçok türe barınma, üreme ve beslenme  imkanı sağlayan deniz erişteleri, balık çiftlikleri tarafından gerek yemler gerekse balık dışkılarıyla aşırı organik madde yükü nedeniyle, ışık geçirgenliğini önleyeceğinden, daha önce Akbük Körfezi’nde balık çiftliklerin etkilediği gibi Posidoniaların yok olmasına neden olacaktır.
Önceki yıllarda Kazıklı körfezinde bulunan balık çiftliklerinin yarattığı atık kirliliği tüm kıyıları sarmıştı. Aynı durumun yaşanması halinde Büyük Menderes Deltası’nın kumullarında büyük bir çevre kirliliği yaşanacak ve burada üreyen kuşlar olumsuz etkilenecektir.
Aydın İli Su Ürünleri Yatırımları ve Çevre Düzeni Plan Uygulamalarına esas teşkil edecek 2008 yılı kurum görüşlerine ait tespit tutanağında Aydın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün görüşünde “ancak, yapılan inceleme sadece yüzey alanıyla sınırlı kalmış olup, müdürlüğümüzün inceleme olanağı bulunmadığından, araştırılması gerektiği halde su altı tabanında ise inceleme yapılamamıştır. Bu bakımdan; yüzey alanının su altına isabet eden tabanında, 2863 sayılı Kanunun kapsamında su altında korunması gerekli taşınır veya taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının bulunup bulunmadığının konusunda Uzman su altı arkeologlarınca incelemesi yapılarak hazırlanacak Uzman raporunun Müdürlüğümüze iletilmesinden sonra nihai Kurum görüşümüzün oluşturulabileceği kanaatindeyiz.” Denmesine rağmen, bugüne kadar herhangi bir araştırma yapılmamıştır. 
Bölgenin tarihine bakıldığında çok önemli bir savaş alanı olduğu bilinmektedir. Bahse konu olan alan, M.Ö. 494 yılında Perslerle – İonlar arasında gerçekleşen ve Dünyanın en kanlı deniz savaşının yaşandığı Lade Adası’nın önüdür. Her geçen yıl gelişen teknolojiyle ileride burada yapılacak incelemelerde birçok batığın tespiti mümkün olacak ve belki de geçmiş tarih konusunda birçok veriye ulaşılacaktır.
Bahse konu olan bölge; Türkiye’nin en önemli turizm kentleri olan Kuşadası, Didim, Söke ve Bodrum’un ortasında yer almaktadır. Doğaya, çevreye zarar vermeden yapılan ve bölge halkının sosyal ve ekonomik gelişimine önemli katkısı olan ekoturizm faaliyetleri için çok önemli bir alandır. Bölge turizminin gelişimini olumsuz etkileyecektir.
Balık üretim faaliyetleri, geleneksel balıkçılığı, turizmi, tarihi bölgeyi, denizel ekosistemi ve özellikle etki alanında bulunan Büyük Menderes Deltası gibi çok önemli doğa alanlarını olumsuz etkileyeceğinden, talep edilen bölgede değil, doğru alanlarda ve belirli kurallarla yapılmalıdır.
Dilek Yarımadası ve Büyük Menderes Deltası, iki farklı coğrafik oluşumu içinde barındıran ülkemizdeki tek örnektir. Doğal ve kültürel kaynak değerleri açısından önemli zenginlikleri olan bir doğa cennetinin önünde balık çiftliklerinin kurulmamasını talep ediyoruz.
17 Mart bölgede yapılacak bilir kişi keşfinde, ornitolog, arkeolog ve botanikçi gibi birçok konuda eksik uzman olmasına rağmen, heyette bulunan bilim insanlarından bölgenin hassas konumuna dikkat çekmelerini umuyoruz.