Bugün Uluslararası Biyolojikçeşitlilik Günü. Kuşadası olarak ekolojik hassasiyeti yüksek olan bir bölgede yaşamaktayız. Büyük bir hızla artan göçler ve nüfus artışı, beraberinde yapılaşmaların çoğalarak yaygınlaşmasına neden olmaktadır.
Çevremizdeki doğal alanlarımızın son 30 yılda gittikçe küçüldüğü görülmektedir.
Ekosistemlerin ve biyoçeşitliliğin sürdürülebilir bir şekilde devam etmesi için, özellikle korunan alanların ne kadar önemli olduğunu günümüzde daha iyi anlaşılmaktadır.
Bunun en güzel örneğini, Batı Anadolu’da ki tabiat harikası olan Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nndan görmekteyiz.
.jpg)
İnsanların içine girdiğinde huzur duyduğu, mutlu olduğu “İyi ki milli park” olmuş dediği bu tabiat harikası yüzlerce bitki türüne ve zengin yaban hayatına ev sahipliği yapmaktadır.
Milli Parkın bulunduğu Dilek Yarımadası’nın, doğuya doğru uzandığı Samson Dağları da aynı doğal kaynak türlerine ve yaban yaşamına ev sahipliği yapmaktadır.
Ekolojik ve coğrafik açıdan devamlılık gösteren bu bölge, doğa ve tarihle iç içedir. Avrupa-Sibirya, İran-Turan ve Akdeniz Bitki Coğrafyasının bitkilerini ve bu coğrafyalara özgü fauna türlerini bir arada görebilmek mümkündür. Aynı zamanda çevresindeki komşu dağlara ekolojik koridor sağlayan önemli bir doğa alanıdır.
Kurşunlu Manastırı ve Fındıklıkale gibi kültürel varlıkları da barındırmaktadır.
Geçmiş yıllarda Kuşadası’nda kamu kurumları, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri işbirliğiyle düzenlenen çalıştay da 7 bilim insanı tarafından tüm özellikleri anlatılarak, koruyarak kullanılması ve geleceğe taşınması için, Milli Park sınırlarına dahil edilmesine yönelik bir rapor hazırlanan bu doğal alan, bölgemizin en önemli biyolojik çeşitlilik barındıran doğal bir mirasıdır.
Yaban hayvanlarının ve bitkilerin son sığınağı olan ve çevresindeki yerleşimlere oksijen sağlayan bu doğal miras mutlaka Milli Park sınırlarına dahil edilerek geleceğe taşınmalıdır.
EKODOSD/Kuşadası