Ünsal DİNÇER

Ünsal DİNÇER

dincersal40@gmail.com

Yaralarımız Kanıyor

Kimimizin yarası dışında, kimimizin içinde; toplum olarak çok yaralıyız...
Ölümcül değiliz belki ama kan kaybediyoruz sürekli.

Paramparça olmuşuz, her parça, bir diğer parçayı kendinden görmüyor. Kimisi de başka parçalarıyla kavgalı,onlara düşman neredeyse.


Arkadaşlık, kardeşlik, dostluk, yoldaşlık sözde artık. Herkes,kendi derdiyle dertleniyor yalnızca. Acılar ortaklaşa değil, herkesin acısı kendine. Sevinçler de çoğalmıyor, günden güne küçülüyor,azalıyor.



Yokluk, yoksulluk görülmüyor, umursanmıyor, dayanışmaya kimse yanaşmıyor. Kimse, kimsenin yarasına ilaç olmak istemiyor.

Güzellikler görülmüyor, iyilikler bilinmiyor,iyiler değer bulmuyor. Yürekler sıcak değil,buz tutmuş; hiçbir duruma,hiçbir kimseye çözülmüyor. Eller sıkılmış yumruk olmuş,kimse,kimseye el uzatmıyor. Elimizi vermiyor,kalplerimizi,kollarımızı birbirimize açmıyoruz.

Sevgilerimiz mahallelimiz,köylümüz,kentlimize değil.Muhabbetimiz yüreklere işlemiyor. Merhametimiz çaresize,kimsesize,mazluma yönelmiyor.

Toplum olarak yaralarımız çok ama iyileş(tir)mek için birbirimizin yarasını sarmıyor,yaralarımıza merhem olmaya çalışmıyoruz.

Bu kadar kötü olacağımız aklımıza bile gelmezdi belki.Toplum olarak görevlerimizi, sorumluluklarımızı önemsemedik, irade ve inisiyatif kullanmaktan, durumlara müdahale ve durumlarla mücadele etmekten kaçındık.

"Başkası düzeltsin,başkaları yapsın,bize ne?" dedik.Üzerimize alınmadık hiçbir şeyi,seyirci olduk tüm kötülüklere, zalimliklere, haksızlıklara.
Karşı duran, dik duran, kendini ortaya koyan, bedel ödeyen olmak istemedik, kendi rahatımız,konforumuz, düzenimiz bozulmasın istedik.

Bir ve beraber olamadık, her koyun kendi bacağından asılsın dedik.Birbirimize dayanmadık, güvenmedik,omuz omuza, yürek yüreğe kötülüklere set olamadık. Vicdanımız sızlasa da,içimiz yansa da,yüreğimiz acısa da susturduk, bastırdık. Acılara çığlık olmadık, mazluma, mağdura ses olmadık, yüreklere su serpmedik. Günü kurtarmaktan utanmadık.

Kolaya kaçtık, biz bir şey yapmasak da, düzelir sandık kötüye gidiş. Kötülerin kötülükleri son bulur sandık. Biz sustukça, boyun eğdikçe güçlüler haksızlıklarına, alçaklıklarına, zalimlerine devam ettiler, daha zalim, daha kötü oldular. Topluma kirli zihniyetlerinin zehirlerini akıttılar.
Ses yükseltenlere eziyet etmekten ,boyun eğmeyenlerin boyunlarını kırmaktan, baş kaldıranların başını etmekten vaz geçmediler.
Çocuklarımızın dünyalarını,hayallerini karattılar, geleceklerini çaldılar. Ormanlarımızı yaktılar,ağaçlarımızı kestiler. Göllerimizi, ırmaklarımızı kuruttular, suyumuza, ekmeğimize zehir kattılar. Gençlerimizi uyuşturdular, kadınlarımızı katlettiler, ülkemize, yurdumuza, havamız, toprağımıza düşman oldular. Zenginlikleri, yatları, katları, sıcak yatakları, şatafatlı hayatları için emeğimize, ekmeğimize göz diktiler.Kendi halkına vatanına hayın oldular.

Ülkemizde artık bıçak sırtı bir durumdayız.Ya kurtuluş, ya yok oluş!

Toplum olarak, halk olarak bir yol bulup kurtuluşa, esenliğe çıkacağımıza,güzel günlere ulaşacağımıza inanalım.Toplum olarak birlikte olduğumuzda, demokrasi yolunu seçtiğimizde tüm hükümranlıklar yıkılacağına, eşit ve özgür olacağımıza, hukukun ve adaletin koruyuculuğunda yeni bir hayatı kuracağımıza inanalım.

84 milyon insanımızla,çocuklarımız,gençlerimizle düşlerimizin ülkesini, bir arada barış ve refah içinde yaşayacağımız Türkiye'yi yeniden kuralım.

Çaresiz değiliz, çare biziz!