Ünsal DİNÇER

Ünsal DİNÇER

dincersal40@gmail.com

ŞİRİN KIRŞEHİR'İMİZİN VAHŞİ MADENCİLİĞE RANT ALANI OLMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ

Şehrimizin dağında,taşında, topraklarında altın varmış,taşı toprağı altınmış Kırşehir'in.Şehrimizin gölü,ırmakları,suları altın yıkamada kullanılacakmış.
Suyu çekilmiş,suyu tükenmiş Seyfe Gölü'nün topraklarına altın serpeceklermiş.Turna kuşları altın suyu içecekmiş.
Şehrimizin dağlarından su gibi altın akacak,ovalarından altın toplanacak,değirmenlerinde altın öğütülecekmiş.

Masal bu ya; onlar kırk gün,kırk gece saraylarda düğün yapacaklarmış.Vur patlasın,çal oynasın mutlu mesut yaşayacaklarmış...
İsteyen inansın bu masala,isteyen inanmasın.Masal bu!

Henüz uyanamadı Kırşehir halkı.Bir sabah uyandıklarında ise, yataklarında altın bulamayacaklar,topraklarından çıkarılan altınlar gemilere yüklenip uzak ülkelere,Kaf Dağı'nın arkasına götürülecekmiş çünkü.

 Bir tarafta masallar,bir tarafta gerçekler. 

"Altın çıkaracağız" derken bile gerçek söylenmiyor halka.Şehrimizin verimli topraklarından,kurdun kuşun,hayvanların,insanların ve tüm canlıların hayat kaynağı suları tüketerek çıkarılacak cevherler işlenip değerli element elde edilecek ve bu değerli elementler de,vahşi kapitalizmin doymak bilmez sermayesine peşkeş çekilecek.Söylenmeyen gerçek bu.

Tonlarca verimli toprak, üretim yapılamaz hale getirilecek,milyarca metreküp su,doğadan çalınacak,hayat olma,yaşatma özelliğini yitirecek.Maden sahası on yıl,yirmi yıl sonra susuz,hayatsız,ölü bir coğrafya halinde terk edilip gidilecek.

Tüm Kırşehir doğal güzelliklerini,toprak ve bitki yapısını;tüm Kırşehir insanı geçim kaynaklarını yitirecek,temiz havasını,sağlıklı doğasını,suyunu,yaşam  kaynaklarını kaybedecek.

Bu kötü,karanlık geleceğe bugünden "hayır" demeliyiz."Bu topraklar, sermayenin,sömürgecinin,işbirlikçilerin,talancıların değil,tüm canlıların ortak yaşam alanıdır." diyeceğiz."Çok eski dönemlerden, geçmişten bize bırakılmış,bizlerin de gelecek kuşaklara bırakacağımız kutsal emanetlerdir." diyeceğiz.

Kadim Anadolu topraklarından yağmalanan altın değil aslında,bu toprakların,Anadolu insanının,tüm canlıların yaşam hakkı;çocuklarımızın gelecek kuşakların yiyecek ekmeği,içecek suyu,soluyacağı temiz havası. 

Kırşehir halkı,altın madeni projesinin hayırlı bir iş,iyi bir yatırım,akılcı bir ekonomi faaliyeti olmadığını; yapılacak olanın şehrimizin,bu toprakların yararına olmadığını çok iyi biliyor,görüyor.
Ancak,itiraz etmenin,karşı koymanın bir sonuç sağlamayacağını düşünüyor maalesef.Meşru,haklı,doğru olmayan her şey,vicdanımızı yaralar.Toplumla ilgili bir yanlışa müdahale etmemek,zararlı olacağına inandığımız bir faaliyete seyirci kalmak,insana yakışan değildir.
Hukuksuz,keyfi uygulamalar bizi yıldırmasın.

Büyük şairimiz Tevfik Fikret'in dediği gibi;

"Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa,

Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır; 

Göz yumma güneşten, ne kadar nûru kararsa

Sönmez ebedî, her gecenin gündüzü vardır"

Doğadan,yaşamdan yana olanlar ve Kırşehir halkı olarak "Bozkırın,Bozla  kların,Turnaların Yurdu" için,"Toprağın Üstü Altından Değerlidir" demek için,vahşi madencilige itirazımızı bir ağızdan haykırmak için  30 Ekim Perşembe günü saat 10'da Çevre,Şehircilik ve İklim Bakanlığı'nın önünde olacağız.