Fatoş NEGİŞ

Fatoş NEGİŞ

fatosnegiscirnaz@hotmail.com

Ah Akbelen vah Akbelen...

Adının anlamı da çok güzel, 'beyaz vadi' demek. Turizm gelirleriyle
övünülen Türkiye’nin en çok turist ağırlayan ili Muğla’nın Milas
ilçesi İkizköy’ün ormanıydı güzel Akbelen. Belki de kalan son doğal
ormandı. Antik çağdaki adıyla Mylasos veya Mylasa, aynı zamanda Karya
uygarlığının da hac merkezi. En yakın komşuları olan Bodrum ve
Datça... Onları da cazibe merkezi yapan özellikleri sadece deniz kum
ve güneş değil, aynı zamanda tarihsel, kültürel, mitolojik
değerleri...,


Bodrum, Milas ve Datça aynı zamanda pek çok antik kentin de ev sahibi.
Maalesef ki bir takım 'bilmez kişilerin' utanmaksızın yazdığı
rapordaki gibi İkizköy Akbelen Ormanı bir 'odun ormanı' olmayıp
içindeki canlı yaşamıyla, yaydığı oksijenle, endemik bitkileriyle,
zeytin ağaçlarıyla su kuyularıyla bir ekosistem, köy halkı için de bir
yaşam alanı. Doğduğu büyüdüğü ait olduğu ata toprağıdır. Belki
sevdasının anılarını taşıyan ağacıydı Akbelen’de ardından ağladığı.
Belki de çocuğunun geleceği için diktiği bir zeytin ağacı, onun
umuduydu. Yani geçimi, hayatı, geçmişi umutları hep Akbelen Ormanıydı.
Bu yüzden de 4 yıldan beri Akbelen halkı ormanı için nöbetteydi,
ormanına sahip çıkmak için. Aslında onların ormanıydı ama hepimizin
ormanıydı, canlıların da yuvasıydı. Kısaca yaşamdı...
Ormanlar özellikle de kızılçam ormanları pek çok endemik türe de ev
sahipliği yapmakta. Özellikle endemik bir tür olan Anadolu Sıvacı
Kuşu, Ege ve Akdeniz çam ormanlarında yaşamakta. Yaşamının sürmesi
kızılçam orman ekosistemine bağlıdır. Zaten kuş popülasyonu iklim
değişikliğine bağlı olarak giderek azalmaktayken, beraberinde
biyoçeşitliliğin de azalması insan türünün de yaşamını tehdit etmekte.
Doğanın bu denli tahrip edilip yağmalanması, canlıların yaşam hakkının
ihlali, büyük bir adaletsizlik.

Kömürün Gerçek Bedeli

Araştırmalara göre sadece Muğla’daki kömür madenleri ve termik
santrallerin yarattığı hava kirliliği son 34 yılda en az 45 bin erken
ölüme yol açtı. Muğla ili en kötü hava kalitesine sahip 4. il haline
geldi. İçinde bulunduğumuz ve yüzde 90'ı insan faaliyetleri sonucu
kaynaklanan Küresel İklim değişimi nedeniyle aşırı sıcak
dalgalanmaları, kuraklık ve bir yandan da aşırı yağışlar artık
gündelik olaylardan.
Elbette tüm bunların doğal sonucu olarak da buğday için bile Rusya'ya
muhtaçken ve gıda krizi kapımızı çaladursun, aşırı sıcaklar   sonucu
bir ağacın gölgesine ihtiyacımız olduğumuz en sıcak günlerde olan
oldu. 24 Temmuz sabahı maden sahasının genişletilmesi gerekçesiyle
Akbelen Ormanı abluka altına alınarak ormanını korumaya çalışan halkın
karşısına asıl görevi halkını korumak olan asker ve jandarma sürüldü.
Köylünün üzüntüsüne ve yaşam savunucularının olağanüstü direncine
karşın alelacele yüzlerce ağaç kesildi. Halbuki yaklaşık 3 bin
dönümlük bu bölge tarım ve zeytinlik arazisi. Kesilenler arasında
aslında anıt ağaç olarak korunması gereken 180 yaşında ağaç da var.
Köylülerin avukatı İsmail Hakkı Atal'a göre de daha 300-350 bin ağaç
kesilecek.

Bugüne dek ne yaşandı?

Oysa Akbelen Ormanı’nı keserek maden sahasını genişletmek isteyen 'YK
Enerji'nin başvurusu 2022 yılında İzmir Bölge İdare Mahkemesince
reddedilmişti. Ancak 3. kez 'bilmezkişilerin' raporu ormanın kömür
madenciliğine açılabileceğine uygun olduğunu bildirince İkizköylüler
de bu heyet hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardı. Yani İkizköy
halkının hukuki mücadelesi halen sürerken kolluk görevlileri İkizköy
halkına ve ormanı korumak için bölgeye giden yaşam savunucularına
adeta bir savaş düzenindeymişçesine saldırdı. Köylüler, yaşam
savunucuları darp edildi, tazyikli su püskürtüldü, 93 yaşındakilere
dahi biber gazı sıkıldı. Onlarca kişi avukatlar dahil olmak üzere
gözaltına alındı. Köylülerin avukatı yerlerde sürüklendi. Genç, yaşlı
demeden kadınlar darp edildi.
Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri işleticisi Limak ve İçtaş
ortaklığı olan YK Enerji, İkizköy Akbelen Ormanı'nın 740 dönümlük
bölgesini linyit çıkarmak adına açık maden ocağına dahil etmek adına
izin almış ve İkizköy halkının direnişi ile karşı karşıya gelmişti.
2022 yılında Orman İşletmesi Akbelen’e girip 30 civarı ağacı kesmişti.
İkizköy halkı da bu tarih itibarıyla ormanda 24 saat nöbet tutmaya
başlamıştı.
Özellikle Mart 2022'de Resmi Gazete'de yayımlanan maden yönetmeliğinin
değiştirilmesi ile birlikte, resmi tapu kaydına sahip olan
zeytinliklerde dahi madencilik faaliyetlerinin önünde bir engel
kalmamış oldu. 2022 yazında hazırlanan bilirkişi raporunda
madenciliğin orman ekosistemini tümüyle yok edeceği kabul edilse de
büyük bir çelişkiyle bölgedeki kömürün tümünün çıkarılması için
Akbelen Ormanının madenciliğe açılması gereği savunuldu. Adeta bir
akıl tutulması olan bu rapora da itiraz edildi. Tüm bu hukuki süreç
devam ederken ağaçlarına sarılan Akbelen köylüsü ve yaşam savunucuları
9 gündür yoğun saldırı altında. Muğla valiliğince kesimin durduğu ilan
edilse de kıyım devam ediyor.
Devam eden hukuksuzluğun ileri bir boyutu da yeni ortaya çıktı.
Akbelen'de orman kesim izin süresi aslında 2021 yılının Aralık ayında
bitmiş ve izin süresi uzatılmadı çünkü şirketin uzatma talebini
ilettiği mahkeme aynı zamanda 'yürütmeyi durdurma' kararı verdiği için
bu iznin alınması kanunen olanaksız. Böylece yapılan tüm kesimlerin
suç olduğu, buna göz yuman idari kurumların da suç işlediği açıkça
ortaya çıktı.

40 yıllık geçmişi var

Aslında termik santrallere karşı köylü halkın direnişi 40 yıllık bir
geçmişe dayanıyor. Kemerköy Termik Santraline karşı başlatılan bu
mücadelede yine kadınlar öndeydi. Kadınları dinlemeyen dönemin
cumhurbaşkanı Turgut Özal 'meyvelerimiz çürür' diyen Hatice Çakır'a
"Merak etmeyin burası daha da şenlenir" diye alaysı bir yanıt
vermişti.
Bölge hiç şenlenmedi... Aksine kapitalizm sadece daha da
vahşileşmişmiş bir şekilde devam etti. Artık kolluk kuvvetleri,
şirketlerin ve şirket patronlarının koruması olmuş durumda. Oysa
Anayasanın 56. Maddesine göre "Herkes sağlıklı bir çevrede yaşama
hakkına sahiptir. Bu hakkı korumak devletin ve vatandaşın ödevidir"
der. Devlet bu hakkını korumaya çalışan insanına şiddet uygulayamaz.

Holdinglere kurban edildi

İçinde bulunduğumuz küresel iklim kriziyle birlikte, dünyada,
Avrupa’da, Akdeniz havzasında orman yangınları sürüyor, türler yok
oluyor ve yaşam giderek tehdit altına giriyor. Buna karşın her ay
Yalova ilçesi büyüklüğündeki yaşam alanı maden şirketlerine sunulup,
ormanlar ve içinde barındırdığı ekosistem tüm canlılarıyla kurban
ediliyor. Halbuki Türkiye 6 yıl gecikmeli olsa da Paris İklim
Anlaşmasını meclisten geçirdi ve kömürden vazgeçeceğini taahhüt etmiş
oldu. Esasen Küresel İklim Krizinin başat nedeni fosil yakıtlardır ve
yaşamın sürebilmesi için acilen fosil yakıtlardan vazgeçilmesi
gerekiyor.
Sadece Muğla/Milas bölgesindeki termik santrallerin süreçteki
faaliyetleri nedeniyle 50-60 milyon ton civarı kül bölgeye saçılmış
durumda. İnsanların ve canlıların yaşamının hiçe sayılmasına karşın
maden şirketleri devletten çeşitli imtiyazlar elde etmekte ve bu
imtiyazların karşılığı olan para halkın cebinden çıkmakta. Halk
giderek ve hatta her gün daha fazla yoksullaşırken, holdingler,
şirketler vergiden bile muaf olup üstüne üstlük ödüller almakta.
Akbelen Ormanını katleden Limak Holding patroniçesi Yönetim Kurulu
Başkanı Ebru Özdemir şaka yapar gibi hem küresel iklim krizinden
bahsedebilmekte; hem de Doğal Hayatı Koruma Vakfı Türkiye
Temsilciliğini yürütebilmekteydi.

Barcelona taraftarı ayaklandı

Vatandaşlar, sivil toplum örgütleri yaşam savunucuları geçtiğimiz
hafta sonu itibarıyla Türkiye’nin 10 ayrı noktasında yapılan
eylemlerle Akbelen Ormanının katledilmesini protesto ettiler. Bu arada
geçtiğimiz günlerde Türkiye çapında 308 yaşam savunucusu kurum ortak
bir açıklamayla "Akbelen Ormanındaki ablukanın kaldırılması ve kesim
kararının durdurulması" yönünde bir açıklama yaparak, "Yaşam
alanlarını koruyanlara yönelik şiddete ve gözaltı kararlarına son
verilsin" ifadelerini kullandı.
Etki etmesi en yüksek olan eylem ise İspanya'nın Barcelona kentinde
gerçekleşti. Barcelona'nın stadındaki yenileme çalışmalarını üstlenen
Limak ile stat yenileme sözleşmesi imzalayan İspanyol kulübün
yönetimi, kulüp mağazası önünde protesto edildi. Protestocular,
Barcelona yönetimine seslendi ve mağaza önünde "Akbelen nefes almak
istiyor" yazılı pankartlar açıldı. Olaydan haberdar olan Barcelona
taraftarları da, kulüplerine yazı göndererek Barça'nın "bir kulüpten
fazlası" olmaya devam etmesini ve Limak İnşaat ile imzaladığı stat
yenileme ihalesi için yapılan anlaşmadan çekilmesini istediler.

Akıl, insaf ve adalet gerekiyor

Ormanlar sadece orman değildir, içinde barındırdığı tüm canlılarıyla
ekosistemiyle bir bütündür. Yaşam döngüsünün en önemli unsurudur. En
önemli doğal karbon tutucudur. Orman Bakanlığının ismine 'iklim
değişikliği' eklenmesi oldukça ironiktir. Çünkü iklim değişikliğinin
en önemli nedenlerinden biri ormansızlaşmadır. Ayrıca ağaçlar orman
ekosisteminin en önemli canlılarıdır. Sökülüp dikilemez. Ülkemizdeki
doğa sömürülerine eko kırımlara her gün bir yenisi eklenmektedir.
Akbelen Ormanı bitki örtüsüyle, barındırdığı endemik türleriyle eşsiz
bir ekosistemken bugün köylülerin deyişiyle 'koca bir cehennem
çukuru', açılan bir çorak alana dönüşmüştür.
Gezegenimiz 6. büyük yok oluşa sürüklenirken değil Akbelen Ormanını,
bir ağacı bile kaybetme lüksümüz yoktur. Hızla azalan türler ve
ormansızlaşma, küresel iklim değişikliği kaynaklıdır. Tarım Bakanlığı
internet sayfasında yer alan verilere göre de orman alanlarımızın 2000
yılında 12,20 milyon hektardan 2018 yılında 11,53 milyon hektara inmiş
durumdadır. Ülkemiz, doğamız, gezegenimiz için artık sağduyu değil,
akıl, insaf ve adalet gerekmektedir. Ve hemen şimdi gerekmektedir.