Fatoş NEGİŞ

Fatoş NEGİŞ

fatosnegiscirnaz@hotmail.com

Ah Emirdağ Vah Kutsal Dağ

Afyon Emirdağ'da onbinlerce dönümde siyanürle altın arama girişimine başlandı. Bu; bölgenin en önemli küçükbaş hayvancılık ve hububat tarımının da ölümü demek.

Uşak Kışladağ ve İzmir Efemçukuru madenlerini de işleten Kanadalı Eldarado Gold şirketinin alt kuruluşu olan Tüprag Madencilik; Emirdağ'da toplam 13 bin 640 dekarlık alan için maden arama ruhsatı aldı ve sondaj çalışmaları başlatıldı. Ayrıca yine Emirdağ'da 3 maden firması daha altın, gümüş, bakır madeni arayabilecek ruhsatı aldı. Bunun dışında Emirdağ'ın Bolvodin sınırında mera ve yayla konumunda olan 8 bin dekarlık ayrı bir alan için de maden arama ruhsatı verildi.

Tüm bu girişimler; yöre halkının kutsal gördüğü Emirdağ'ın mera ve su kaynaklarının sonunu getirerek hayvancılığın ve bölgenin simgesi olan yılkı atları da dahil olmak üzere birçok canlı yaşamının da sonu demek.

İlçe halkı bölge kültürünün ve canlı yaşamının tahrip olmasına neden olacak bu girişimlere tepki gösterse de projeler ve yatırımlar tüm hızıyla devam etmekte. Oysaki bölge sahip olduğu tarihsel ve kültürel değerleri nedeniyle korunmaya muhtaç eşsiz bir bölgedir.

BÖLGENİN TARIHINE KISA BIR BAKIŞ

Bölgede Hititler, Lidyalılar, Persler, Eski Yunan, Roma ve Bizans imparatorlukları hüküm sürmüştür. Örneğin Emirdağ'a 13 km mesafede bulunan Amorium antik kenti Bizans hanedanlarından Amorian hanedanlığının en önemli tarihi yerleşimidir.

HAYVANCILIK

Bölgede birçok maden arama ruhsatı verilmesine karşın, esasında bölge hayvancılık açısından oldukça köklü bir geçmişe sahip. Emirdağ’da 13. yüzyıldan beri geleneksel usulde küçükbaş hayvancılık yapılmaktadır. Yapılan son sayımlara göre; 154 bin 935 küçükbaş hayvan yaşamı saptanmıştır. Bu sayıya baktığımızda 37 bin nüfuslu ilçede yapılan hayvancılık birçok ilden daha fazladır. Bu kadar zengin bir üretim bölgesinde meraların, yaylaların madenciliğe açılması yüzyıllardır süren bir geleneğin de yok olmasına sebep olacaktır.

BÖLGENIN YAŞAM VE KÜLTÜRÜ

Orta Asya Türklerindeki inanç doğrultusunda dağlar kutsal mekânlar olarak kabul edilir. Ayrıca Türk mitolojisinde dağlar; etrafında yaşayan insanların, canlıların da koruyucusudur. Dağ kültüne göre orman ve dağ Türklerin kut-kutsal merkez anlayışını da oluşturur. Ayrıca dağlar kahramanların saklandığı, ulu önderlerin ruhlarının da bulunduğu yerlerdir. Şüphesiz ki tarih boyunca yöre halkının inancı, kültürü, yaşam biçimi, üretimi kutsal bir dağ olan Emirdağ'a göre şekillenmiştir. Örneğin Emirdağ yaylalarında yakın dönemlere değin kullanılan “Topak Ev” modeli sadece yöreye ilişkin bir barınma tipidir.

Emirdağ bölgesi geleneksel kültürünü koruyan, günümüze değin taşıyan eşsiz bölgelerden biridir. Hatta şaman gelenekleri halen masallarda ve tekerlemelerde sürmektedir. Benzer şekilde halk müziği geleneği de yörede halen yaşatılmaktadır.

Bölgenin özgün kültürünün korunması için tüm bu ögelerin korunması sağlanmalıdır.

CANLI YAŞAMI

Afyonkarahisar Oğuz Boyu Yörük ve Türkmenler Derneği Başkanı Şakir Altıntaş ; ormanların keçilere yasaklanarak bir katliam yapıldığını oysaki üniversiteyle yaptıkları çalışma sonucunda keçilerin yetişkin ormana zarar vermediğini, tam tersine dökülen çam kozalaklarını ayaklarıyla toprağa gömerek ağaçların yeniden yeşermesini sağladıklarını ve orman tabanındaki otları yiyerek örtü altı yangınlarının önlenmesini sağladıklarını belirtiyor.

Emirdağ’ın simgelerinden olan ve bölgede özgür bir biçimde yıllardır yaşayan yılkı atlarının da yaşamı tehlike altında. Zaten karakterleri gereği çok ürkek olan yılkı atları için ihale açılarak yaşam alanlarından koparılacak.

SON DÖNEMDEKI GELIŞMELER

Tüprag firmasının arama izni 16 Ekim 2020 tarihinde dolmuştur. Ancak ne tesadüftür ki 5 Ekim 2020’de TBMM’ye sunulan Elektrik Piyasası Kanunu teklifi yaygın deyişle torba kanun teklifi meclisten geçerse maden ve enerji şirketlerine yeni ve geniş haklar verilerek vahşi madencilik hükümet eliyle daha da vahşileştirilebilecek.

Torba yasanın amacı; maden, elektrik ve doğalgaz sektörlerinde etkin iş yapan kamu ve özel sektör yatırımcılarının işlerini daha hızlı ve kolayca yapabilmesini sağlamak. Teklifi sunan Akp milletvekili Nevzat Şatıroğlu'nun ifadesi de bunu doğrulamaktadır. Nevzat Şatıroğlu; “tamamen yatırımcı ve işletmecilerimiz lehine kolaylıklar getirmeye çalıştık” diyor.

Yasa teklifinin 6.maddesi ile “ruhsat sahası dışında geçici tesis kurulması” başlığı ile ruhsat alanının çeşitli sebeplerle uygun olmaması, özel mülkiyet izinlerinin alınamaması durumunda ruhsat sahası dışında geçici tesis kurulmasına izin verilebilecek. Bu maddeyle ruhsatsız doğa alanları da madenciliğe açılabilecektir.

Tüprag firması haricinde Emirdağ'da Ayme Madencilik, Ay Jeofizik Jeotermal Madencilik ve Aydın Madencilik gibi firmalara da verilen arama ruhsatları ile toplam 81 bin dönümlük alan maden aramaya açılmak istenmektedir.

Bu konuda yöre halkına bilgi asla verilmediği gibi halkın düşüncesi de sorulmamıştır. Zaten hâlihazırda bölgedeki taş ve maden ocakları şimdiden büyük doğa tahribatına neden olmuştur. Bölge halkı siyanürle maden aranmasını istememektedir.

Afyonkarahisar Oğuz Boyu Yörük ve Türkmenler Derneği Başkanı Şakir Altıntaş'ın ifadelerine göre; “Cumhuriyet dönemindeki köy kanunlarınca meralar asla işgal edilemez, el konulamaz, tarıma açılamaz ve satılamaz durumdayken Büyükşehir yasaları yürürlüğe girince meralar kolayca elden çıkarılmaya başlandı.” Altıntaş ayrıca Emirdağ’ın çok önemli bir hububat üretim merkezi olduğunu belirterek, yeni maden arama izinleri ve çalışmaları nedeniyle mevcut barajların kirlenebileceğini, sulanan toprakların da buna bağlı olarak zehirleneceğini ekliyor ifadelerine.

Ruhsatlar iptal edilmezse Yörük Türkmen dernekleri olarak çadır kurarak nöbete duracaklarını, mücadele edeceklerini söylüyor. Bu kapsamda bölgede dernekleşme çalışmaları hızla başlatılmış.

Bölge halkının uzunca zamandır özellikle Belçika’ya göçmesi, keçi çobanlarına yüksek para cezaları verildiği için çobanların da ya göçe maruz bırakılması veya maden ocaklarında çalışmaya mecbur kalması bana ilk çevre eğitimimi aldığım yıllarda Sn Hayrettin Karaca'nın “bir halkı doğduğu yerde doyurup, mutlu edeceksin ki göçü engelleyesin” sözünü anımsattı.

Ayonkarahisar-Emirdağ, kutsal dağ, meralar, yaylalar, tarım ve yöre kültürü, yılkı atları yaşasın. Bu kadar özel bir doğa ve canlı yaşamı daha ranta kurban edilmesin yok edilmesin. Bir katliam daha kabul edilemez…