Dukas, önceki yazıda da belittiğimiz üzere 1400-1470 yıllarında yaşamış, İstanbul’un fethini yazan dört Bizans tarihçiden biridir. Anlattıkları, Vladimir Mirmiroğlu tercümesi ile Kabalcı Yayınları tarafından İstanbul’un Fethi adıyla yayımlanmıştır.
DUKAS’IN ANLATIMIYLA İKTİDAR CİNAYETLERİ
Tarih boyunca ve günümüzde her boyutta iktidar ve güç uğruna kardeşler, anne-babalar ve çocuklar arasında savaş ve mücalede hep olagelmiştir. Şirket ortaklıklarında, miras paylaşımlarında durum neyse devlet mekanizmasında da aynıdır. Önemli bir fark, devlet mekanizmasındaki mücadele ve savaşın şiddetinin çok büyük olmasıdır. Kaldı ki devlet denen şey de büyük boyutta bir şirket ve kar mekanizmasından başka birşey değildir.
Acı olan şudur ki günümüzde hala milyonlarca insan geçmiş iktidar cinayetlerini “devletin bekası” gibi saçma gerekçelerle savunmaktadır.
Örneğin, Bayezid’in beş oğlunun her biri kendini padişah ilan edip tahta oturmuştur. Son kazanan oğul Mehmed, bugün Osmanlı hanedanını savunan herkesin düşman gördüğü Bizans’ın yardımıyla, padişah olan kardeşi Musa’yı üç kez savaşıp üçüncüsünde yenerek iktidarı alabilmiştir. Kazanamasaydı, sonraki Osmanlı silsilesi Musa’nın soyundan devam edecekti. Kaldı ki Musa da iktidarı voyvodanın yardımıyla kardeşi Süleyman’dan almıştır.
Dukas’ın anlatımını iktidar cinayetleri süzgecinden geçirdiğimizde üstte kalan çok görüntü vardır.
I. BAYEZİD
I. Murad’ın ölümüyle tahta çıkan Bayezid, kardeşi Yakub’u çağırır ve gözlerini çıkarttırır:
“Bayezid, hiç bir teessür veya ağlama eseri göstermeksizin etraflıca düşünüp bir karar vermek üzere kardeşi Yakub’a, babası tarafından çağınlıyormuş gibi, haber gönderdi. Yakub, cereyan etmekte olan dramdan bihaber olarak babasının davetine icabet etti; orada kardeşi tarafından yakalanarak, gözleri çıkarıldı ve bu suretle Bayezid Tiirklerin başbuğu oldu.”
Bayezid, eniştesini de aldatır ve zehirler:
“Bayezid Sipilo’daki Magnisa’ya doğru giderken, Lidia eyaleti ve Eolid şehirlerinin hükümdarı olan Saruhan’ın torunu Hıdır bey karşıladı ve Bayezid’e teslim oldu. Bayezid, eniştesi yani kızkardeşinin kocası olan Hıdır’a iltifatta bulunduktan sonra, Bursa’ya gönderdi ve bir müddet sonra zehirliyerek öldürdü.”
I. MURAD
I. Murad’ın oğlu ile Ioannis’in oğlu ittifak yaparak babalarına isyan girişimi yaparlar. Murad bunu haber alıp oğlunun gözlerine mil çektirir. Bizans kralından da oğlunun gözlerine mil çektirmesini ister. O dönem iktidar sahibi herkes herkesin gözlerine mil çektiriyor.
“Kunduzi Andronikos ile aynı yaşta idi. Bu iki şehzadenin, birbiri ile görüşüp, ahbap olduktan sonra, babalarına karşı isyan ederek, Kunduzi’nin Murad'm ve Andronikos’un da babası Ioannis’in yerine geçmek için ittifak ettiklerini ve Andronikos’un imparatorluğu ve Kunduzi beyliği ele aldıktan sonra, kardeş gibi geçinmek için sözleştiklerini Murad haber alıp, tahkikat yaptırttı. Binnetice işittiklerinin sıhhati tebeyyün ettikten sonra, oğlu Kunduzi’nin gözlerine mil çektirdi ve imparator Ioannis’e bir mektup göndererek, keyfiyetten haberdar etmekle beraber, bu sebepten dolayı oğlunun gözlerine mil çektirdiğini ve imparatorun da cürümde şerik olan Andronikos’un gözlerine mil çektirmiyecek olursa, aleyhinde harb ilân edeceğini bildirdi. Murad ile bir harbe tutuşmak istemediğinden veya aklının kısalığından oğlu Andronikos’un gözlerine mil çektirdi; bununla da iktifa etmiyerek Andronikos’un küçük yaşta olan ve ancak konuşabilen çocuğu Ioannis’e de aynı cezayı tatbik etti.”
BAYEZİD’İN OĞULLARI VE AYDINOĞLU CÜNEYD
Bayezid’in oğullarından Mehmed ve İsa savaşır, İsa yenilir, Mehmed kardeşi İsa’nın kafasını keser.
Cüneyd Bey, Aydınoğulları’na isyan eder. Bayezid’in oğlu Süleyman ona yardım eder. Cüneyd Aydınoğullar’nı kovar. Aydınoğlu İsa Bey, Manthaia Beyi İlyas’tan yardım ister, İlyas Cüneyt’in babasına savaş açar, Efes’i yakar. Şehir teslim olur ve Omur tekrar iktidarı alır. Cüneyd İzmir’dedir.
Cüneyd Efes’i kuşatır ve yağma eder. Omur Cuneyd ile anlaşma yapar, ona kızını verir. Cüneyd de Süleyman’a bağlılıktan vazgeçer.
Süleyman, Cüneyd’in üzerine yürümek için asker toplar. Cüneyd, Karamanlar’ı ve Germiyanlar’ı yanına çeker. Daha sonra Karaman ve Germiyan beyleri Cüneyd’e ihanet eder. Cüneyd bunu haber alır ve Süleyman’a sığınıp af diler. Süleyman, Cüneyd’le birlikte Efes’i alır.
Bayezid’in oğullarından Musa, Sinop’da İsfendiyar’dan yardım ister, onun yardımıyla Ulah’a geçer, voyvoda Mirca ile görüşür. Süleyman bunu haber alır, Cüneyd’le birlikte Lambsakos’a gelir. Cüneyd’i Bulgaristan taraflarında Ohri bölgesi valisi yapar. Musa devlet adamlarına mektuplar göndererek vaadlerde bulunur. O sırada padişah olan Süleyman Adrianupolis’e gelir, Musa’nın üstüne asker yollar. Musa kazanır, Sofia’ya hakim olur.
Süleyman, Musa’nın Adrianupolis’e geleceği haberini alır ve İstanbul’a kaçmak üzere yola çıkar:
“Süleyman az zaman zarfında Musa'nın Edirne’ye gireceği haberini, sarhoşluğun tevlit eylediği ağır uykudan uyanarak, İstanbul’a gitmek istedi, maiyetinden bir kaç kişiyi beraber alarak yola çıktı. Yolda maiyeti dahi kendisini terkederek kaçtılar ve Musa’ya dehalet ettiler. Süleyman Çelebi, yolda bir köye varınca, o köy halkı atından, elbisesinden ve simasından onun padişah olduğunu anladı. Kendisine dikkat ve hayretle bakıyorlardı. O esnada ok ve yay taşıyan beş okçu genç de gelmişti. Süleyman bunlardan şüphe etti ve telâş gösterip hemen bu gençlere doğru bir ök attı ve bir genç baş aşağı düştü, ikinci bir ok atarak, diğer bir genci daha düşürdü. O zaman geri kalan öteki üç genç (bu beş genç aynı babadan ve aynı kandan kardeş idiler) hep birden Süleyman’a karşı ok attılar ve atından düşürüp kafasını kestiler.”
Musa Edirne’ye gelir; savaştığı, yenseydi kafasını keseceği (bakınız Mehmed’in, İsa’nın kafasını kesmesi) kardeşini öldürenleri tüm aileleriyle birlikte yakar:
“Musa, mızraklı muhafızlar ile, büyük bir şeref ve alayla Edirne şehrine girdi ve garp vilâyetleri beyi ilân olundu'. Kardeşi Süleyman'ın ölümünü haber alınca, matem tuttu. Askerlerle vezirlerini gönderip cesedini Edirne’ye getirtti. Buradan büyük ihtiram ile Bursa’ya gönderdi ve kendisi tarafından inşa ettirilmiş olan türbeye defnettirdi. Musa, Süleyman’ın katilleri hakkında inceden inceye tahkikat yaptırarak, her üç kardeşi buldu ve bunları cinayet işledikleri köye gönderip, orada bulunan bütün köylüleri bir yerde topladı ve bu üç kardeşi karıları ve çocukları ile beraber bağladı. Her birini kendi kulübesine hapsedip, kulübelere ateş verdi. Bu suretle katillerin çocukları, ana ve babalar ve akrabaları kulübelerin içinde yandılar, aynı zamanda tekmil köy de yandı, kül oldu.”
Padişah olan Musa Sırmium’a sefer düzenler, Süleyman’ın Bizans’a bıraktığı yerleri geri alır, İstanbul’un fethi için hazırlıklar yapar. Ve İstanbul’u kuşatır. Bunun üzerine İmparator Mehmed’ten yardım ister, Mehmed ordusuyla İstanbul’da ağırlanır, Musa ile savaşır ve yenilip İstanbul’a sığınır. Mehmed, Musa ile bir daha savaşır ve yine yenilir, yine Bizans’a sığınır. Üçüncü savaşı Mehmed kazanır, Musa bataklıkta ölür. Mehmed savaşta yakalasaydı kafasını keseceği kardeşi için ağlar:
“Musa kaçtı ve kaçarken bir bataklık yere düştü. … Tek kollu kalan Musa, fazla kan kaybettiğinden bayıldı ve atından düştü. … Mehmed Çelebi’nin gönderdiği adamlar Musa'yı bataklıkta ölü olarak buldular ve cesedini alarak Mehmed Çelebi’nin önüne getirdiler. Mehmed Çelebi, kardeşinin cesedini görünce, ağladı ve âdetlerine uygun olarak, babasının yanında defnolunmak için, Bursa’ya gönderdi.”
Mehmed, Edirne’ye gelip tahta oturur.
Bu sırada Aydınoğlu Cüneyd tekrar Efes’e gelir ve Süleyman’ın atadığı valiyi öldürüp, başa geçer.
Karaman Beyi intikam için Bayezid’in mezarını tahrip eder:
“Mehmed Çelebi, İstanbul’a gelip, Musa Çelebi ile çarpıştığı zamanlarda, Karaman beyi askerî kuvvet ile Konya'dan Bursa’ya gelmiş ve şehri yağma ettiği gibi, Mehmed Çelebi'nin babası Bayezid’in kemiklerini mezarından çıkararak, ateşe vermiş idi. Zira Bayezid, bir zaman Konya’da bu Karaman beyinin babasının kafasını kesmiş idi.”
Mehmed, kardeşi Mustafa’nın Ulah’ta olduğu haberini alır. Cüneyd, Mustafa’ya ilhak eder. Mustafa ve Cüneyd’in ordusu Ulah’larla birlikte Thessaloniki yapnlarında Mehmed’e yenilir. Thessaloniki’ye sığınırlar.
Mehmed, Thessaloniki beyinden Mustafa’yı ve Cüneyd’i ister. O da imparatora danışmalıyım der. Mehmed Kabul eder. İmparator, Mustafa’yı vermez. Ömür boyu alıkoyacağına söz verir. Masrafları Mehmed öder.
II. MURAD
II. Murad, amcası Mustafa’yı yakalatıp idam ettirir:
“Nihayet, Mustafa’yı Murad’ın huzuruna getirdiler, o da Mustafa'nın bir câni gibi umumî bir meydanda asılması suretiyle idamım emretti. Bu suretle idam olunmak istenmesi, onun Osman'ın sülâlesinden, Bayezid’in oğlu olmadığını, halka karşı ispat için idi.”
İmparator’un elçisi Teologos ikili oynar, ve Murad’a çalışır. Durum anlaşılınca Teologos işkenceyle öldürülür.
Osmanlı’da saray tercümanı olan Efes’li Pillis, Teologos’un ihanetini imparatora bildirdiğinden şüphelenilip işkence edilir, dinini inkar etmesi şartıyla affedilir ve sünnet edilir.
Murad 200 bin askerle İstanbul’a doğru harekete geçer. Manuel, daha önceden Murad’ın boğduramadan kaçırılmış olan kardeşi Mustafa’yı bol altın karşılığı satın almıştır. Karşı hamle olarak Mustafa’yı oyuna sürer. Murad kuşatmadan vazgeçer.
“Murad’ın İstanbul’u zaptetmek için, surlar dışında çarpışmalarla meşgul bulunduğu bir sırada, bir ulak gelerek, ona şunları söyledi: «Kardeşin Mustafa Bursa’ya girdi; şehir halkı onu iyi bir şekilde kabul etti ve padişah olarak alkışladı; oradan kalkarak, şarabdar llyas ile beraber, Iznik’e gittiler.» Murad, bunları duyunca: «Bizans imparatoru beni alt üst etmek için başıma bir Mustafa daha çıkardı» diyerek, imparatorla olan düşmanlığı bırakıp, şehrin zaptından vazgeçerek, yüz binlerce miktarında olan askerlerini terhis etti; muharebeden sarf-ı nazar ederek, Edirne’ye gitti.”
Murad, hızlı bir şekilde Bursa’ya gelip kardeşi Mustafa’yı boğdurur.
“Murad, Mehmed (Çelebi)'in iki çocuğundan ve kendisinin kardeşlerinden birini, masum kam dökmek hususundaki âdetlerine uyarak boğdurdu. Mustafa adım taşıyan diğerini de, babasının ölümünden sonra, 3aray büyüklerinden olup kendi dilleriyle «şarabdar» payesini taşıyan llyas çaldı ve Anadolu’nun Paflagonia taraflarına götürdü.”
Murad Sırp despotunun kızıyla evlenir. Buna ragmen Sırbistan’a sefere çıkar. Despot’un iki oğlunu rehin olarak alır ve gözlerini çıkarttırır.
Aydınoğlu Cüneyd’in sonu:
“Sabah olunca Cüneyd halkın telâş içinde bulunduğunu gördü ve ertesi gece hepsinin kaçıp, kendisini yalnız bırakacaklarından korktu ve yakınlarından birisini Halil’e gönderdi. O hafta kale ile muharebe eden o idi. Hamza Efes’te bulunuyordu. Cüneyd Halil’e şu teklifi yaptı: Şayet kendisini idam etmeyip, sağ olarak Murad’a götürür, veya gönderirse ve bu hususu temin ederse, kaleden çıkıp, teslim olacak ve kaleyi kendisine terk edecektir. Halil ise yeminli teminat vermiş olduğundan Cüneyd, kardeşi Bayezid’le beraber kaleden çıkarak, Halü’e arz-ı mutavaat etti. Halil bunlara ikamet için çadırlar kurdurdu. Hamza, akşama doğru geldiği zaman, eniştesi Halil’den vak’aların nasıl cereyan ettiğini öğrendi ve dört cellât göndererek, uykuda bulunan Cüneyd’in kafasını ezdirdi. (Cüneyd bir iki gece hiç uyumamış olduğundan çadırında derin uykuya dalmış idi). Aynı zamanda Bayezid’in de kafasını kestiler. Bunun çocuklarını, torunlarını ve neslinden gelen küçük çocukları da esirgemediler. Bunların başlarım alelacele Edirne’ye padişaha gönderdiler. Padişah da Gelibolu’ya adamlar göndererek, orada mahpus bulunan Kürd’ün ve amcası Hamza’ıun başlarım kestirdi. Bu suretle Cüneyd'in nesli külliyen münkariz oldu.”
Voyvodanın yeğeni, voyvodanın oğlunu idam ettirir:
“Aynı günlerde, Ulah Voyvodası Müço (Mırcea)’nun bir oğlu isyan etmişti. Müço’nun bir çok gayr-ı meşru çocukları vardı. Zira şehvete düşkün bir adamdı.”
“Dano, bu arada Milço (Mirçea) nun gayr-ı meşru oğlunu yakahyarak idam etti. Dano böylece bütün Ulah memleketinin sahibi olunca, Murad’a elçüer göndererek, sulh talep etti.”
II. MEHMED
II. Mehmed, kardeşini boğdurtur:
“Mehmed bilâhare babasının meşru karısı olan Sinop beyi Isfendiyar’ın kızından doğan ve henüz sekiz aylık küçük bir çocuk olan kardeşini [Şehzade Ahmed] (zira Mehmed bir cariyeden doğmuştu) o zaman protoostiarios olan arhontlarından Evrinoszadelerden Ali’yi, çocuğun anasının evine göndererek, boğdurdu. O saat çocuğun anası ve Mehmed’in üvey annesi, kendisini teselli için saraya gelmişlerdi. Ertesi gün bu Ali’yi de idam etti ve çocuğun anasını arzusu hilâfına, babasının kullarından İshak ile evlendirdi.”
Dukas’ın antatımı II. Mehmet ile sona ermektedir.
Görüldüğü gibi, iktidar hırsı uğruna nice kardeş, çocuk, ana-baba katledilmiş, ya da sakat bırakılmış. Bunun devletin bekası için gerekli olduğunu savunanlara verilebilecek en iyi örnek herhalde sonradan padişah olan I. Mehmed’in İstanbul’u kuşatan ve o sırada padişah olan kardeşi Musa’ya karşı Bizans’la birlikte savaşmasıdır.