Bahattin SÜRÜCÜ

Bahattin SÜRÜCÜ

ekodosd@gmail.com

TEHLİKENİN FARKINDA MIYIZ?

5 Haziran Dünya Çevre Günü; Doğaya ve çevreye verilen önemin artırılmasının amaçlandığı farkındalık yaratma günüdür. 


Doğayı sömürmekten iyileştirmeye gitmek için hasarın önlenmesi, durdurulması ve tersine çevrilmesi anlamına gelen “Ekosistem Restorasyonu” Dünya Çevre Gününün bu yılki teması olarak kabul edildi.
Kendi coğrafyamızdan bahsedecek olursak;
Dünyanın en güzel coğrafyalarından birinde yaşıyoruz.
Eşsiz güzellikte bir doğa ve masmavi bir denizle iç içeyiz.

Endemik türlerle dolu bitkilere, tarihe tanıklık eden ağaçlara, nesli tehlikede olan nadir kuş ve hayvan türlerine sahibiz. Zengin biyoçeşitliliğimiz var. 
Türkiye’nin en büyük nehirlerinden biri havzamıza hayat veriyor, tarıma bereket getiriyor.
Ancak her geçen yıl, ekolojik tahribatlar artıyor, ormanlarımız azalıyor, göllerimiz, nehirlerimiz, denizlerimiz kirleniyor, bitki çeşitliliğimiz ve hayvan türlerimiz eksiliyor ve bu türlerin yaşam alanları yok oluyor.

İklim değişikliği ve kuraklığın getirdiği olumsuzlukların sonucunda, şimdiden en önemli sorunumuz su olmaya başlamıştır. Var olan su kaynaklarımız ise sürekli kirletilmektedir. Bu en çok tarımı olumsuz etkilemekte, gıda güvenliği için önemli risk oluşturmakta ve üretim azalmaktadır. 
Denizlerimizde oluşan kirlilik sonucu tür çeşitliliği azalmaktadır. Biyoçeşitlilik kaybı devam etmektedir. Sürdürülebilir balıkçılık yerine, aşırı avcılık yapılmakta ve balık stoklarımız her geçen yıl eksilmektedir.
İleride büyük ihtiyaç duyacağımız tarımsal alanlarımızın ve bereketli topraklarımızın yerini jeotermal enerji işletmeleri almaktadır.
Doğa ve tarihle iç içe olan, olağanüstü güzellikteki dağlarımız taş ocakları ve maden faaliyetleriyle delik deşik edilmektedir. Bu nedenle tarımla uğraşarak üretim ve hayvancılık yapacak köylerdeki vatandaşlarımız kentlere göçmektedir. Köylerde genç nüfus sürekli azalmaktadır. 
Herkesin hayranlıkla gurur duyduğu Milli Park gibi korunan alanlarımıza bile büyük tehditler gelmeye başlamıştır.      

               Tüm bu tehlikelerin farkına varılarak ileriye yönelik ivedilikle planlamalar yapılmalı, kurumlar, kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri bu konuda işbirliği yapmalıdır.
Aksi halde yapılan hataların olumsuz etkilerini en fazla bugünün çocukları çekecek ve onların geleceği zarar görecektir.
Çocuklarımızın geleceği olan doğamıza sahip çıkalım, çevre kirliliğinin önlenmesi için duyarlı olalım.