Dünya barışının gelişimi için kadınlara ihtiyaç var.
Sosyal gelişim ve insan haklarının kullanılması için kadınlara ihtiyaç var.
Daha eğitimli bir dünya için kadınlara ihtiyaç var.
Daha sevgi dolu bir dünya için kadınlara ihtiyaç var.
Yoksulluğun ortadan kaldırılması için kadınlara ihtiyaç var.
Erkeklerin ve kadınların birbirini tamamlaması için kadınlara ihtiyaç var.
Kadınların üretimin ve hayatın içinde olması, başarılar elde etmesi için desteğe ihtiyacı olduğu kadar, kadınların desteğine de dünyanın ihtiyacı var.
Kadınlar destek beklerken, destek de vermeli.
Dünyanın iyi ya da kötü bir yer olmasından, erkekler kadar kadınlar da sorumlu.
Sorumluluklarımızda da erkeklerle eşit olmalıyız.
Dünyaya, çekinmeden, korkmadan emek vermeliyiz.
Daha iyi, daha barışçı, daha sevgi dolu bir dünya için eşit sorumluluk taşımalıyız.
Bu yıl Kuşadası’ndaki 8 Mart etkinliklerine katılım oldukça düşüktü.
Sönük bir 8 Mart yaşıyoruz, pandemi koşullarında ancak bu kadar olurdu.
Pandeminin olmadığı yıllarda da durum buydu.
Nedense kadınlar sahada olmak istemiyor, dayanışmaya inanmıyor.
Empati yapıyorlar, ben de onlara hak veriyorum.
Dayanışma dediğimiz şey, yerel ve genel siyasi çıkarların korunması uğruna kullanılıyor.
Doğal olarak kimse kullanılmak istemez.
Bu yüzden dayanışmayı tesis etmek her geçen gün daha zor hale geliyor.
Çok sıkıntılı bir ortamda yaşayan kadınlarımız giderek daha da bireyselleşiyor.
Dayanışmaya ihtiyaç duyan kadınlarımız yalnız ve çaresizlik içinde 8 Mart’ın farkında bile değil.
Çalışma koşulları kadından yana düzeltilmeden bir kutlama yapılamaz.
Evlilik kurumu kadından yana düzeltilmeden sevgi gelemez.
Dünya kadınların ellerinde şekillenmeden barış gelemez.
Daha fazla sorumluluk almamız ve emek vermemiz gerek.