Aydın Valiliği, birkaç gün önce DSİ Bölge Müdürlüğü’nün önerisi ile “kısıtlı sulama programı” uygulama kararı aldı.
Valilikten yapılan açıklamada “Kurak bir dönem yaşıyoruz, hem bugün hem de yarın için önlem alıyoruz.” denilmekte.
Bundan böyle, Büyük Menderes Havzası’ndaki barajlardan Söke Ovası’na daha az su verilecek. Daha az su, daha az üretim, daha az ekmek, aş ve iş demek.
Bütün bunların sorumlusu “iklim krizi”
Ne yazık ki, İklim Krizi yeterince anlaşılmış bir kriz değil.
Bizler; ekonomik kriz, sosyal ve kültürel kriz, sağlık ve pandemi krizi gibi krizlerle uğraşırken, krizlerin en büyüğü olan iklim krizi, sessiz ve derinden bir şekilde ilerlemekte.
Türkiye’nin en verimli ovası olan Söke Ovası’nın yaşamakta olduğu iklim krizi, tüm coğrafyamızı yakından ilgilendirmekte.
Peki, iklim krizine yönelik ne gibi önlemler alınmalı?
Yerel yönetimler ne gibi çözümler üretebilir:
Evlerde enerji dostu ampuller kullanılmalı.
Televizyonlar bekleme konumunda bırakılmamalı.
Doğru ışıklandırma kullanılmalı.
Klima yerine vantilatör kullanılmalı.
Evler ısı kaybına karşı yalıtılmalı.
Eşyalar, radyatörleri kapatmayacak şekilde yerleştirilmeli.
Petrol, karbon, doğal gaz gibi fosil yakıtları sınırlamalı, yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına ağırlık vermeli.
Aydın'ın başını çekmiş olduğu iklim krizi için gerekli önlemleri şimdiden alalım.
Önümüzde zorlu bir süreç bulunmakta.
Gündemimize iklim krizini almak ve onunla mücadele yöntemlerini masaya yatırmak zorundayız.
En verimli ovalarımızı sulayamadığımız, kuraklığa terk ettiğimiz süreçten çıkış yollarını aramalıyız.
İçme suyu ise, çok daha ayrı bir sorun ve başka bir yazı konusu.
19 Mart’ta Küresel İklim Grevi çağrısı yapılıyor.
İklim grevcilerinin 19 Mart'taki küresel iklim grevinin ama teması Paris Anlaşması’nın bir an önce onaylanması ve iklim acil durumunun göz önüne alınarak gerekli uyumlulukların sağlanması olacak.
Bu çağrıya katılalım ve küresel iklim krizi için Aydınlılar olarak sesimizi duyuralım.