Atilla AYTEMUR

Atilla AYTEMUR

andaytemur@ttmail.com

Ezgi Mola’nın isyanı

Ezgi Mola’nın şahsında kadınların hayatlarını karartan bu erkek düzene karşı haklı bir isyanla karşı karşıyayız. Bu durumu görüp, anlamak varken; susturup içeri tıkmaya niyet edenlere karşı, o çığlığa çığlık katmak şu sıralar en doğru tercih olarak görülüyor. İyi ki Ezgi Mola gibi yüzümüzü ağartan cesur insanlar var.

Ünlü oyuncu Ezgi Mola, bir tecavüz ve intihar olayının sanığının tutuksuz yargılanmasına gösterdiği vicdani tepki nedeniyle cezalandırılmak isteniyor.

Bu gelişmeye karşı çıkıp Mola’ya destek veren çok sayıda sanatçı hakkında da tecavüz zanlısına hakaretten soruşturma açıldı.

Bütün bunlardan dolayı sosyal medya mecralarında Mola ve onu destekleyen sanatçılara on binlerce destek yağıyor.

Kadınlara yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve cinayetlerin ayyuka çıktığı, buna karşılık çok etkili bir dizi koruyucu ve önleyici tedbiri içeren İstanbul Sözleşmesi’nden olmadık gerekçelerle vazgeçildiği bir dönemi idrak ediyoruz.

İstanbul Sözleşmesi’nden kolaylıkla vazgeçen AK Parti iktidarının, yerine koyacağını iddia ettiği “Ankara Sözleşmesi”nin de aslında kof bir söz olduğunu her olay gösteriyor.  

Masumlar Apartmanı dizisinin başarılı oyuncusu Ezgi Mola, geçtiğimiz yıl kamuoyuna yansıyan, 18 yaşında bir genç kıza tecavüz edip intiharına yol açtığı ileri sürülen jandarma uzman çavuşun tutuksuz yargılanmasına tepki gösteriyor.

DAHA NE LAZIM?

İntihar sonucu yaşamını yitiren genç kızın ölmeden evvel babasıyla birlikte Siirt’te savcılığa yaptığı suç duyurusunda ve verdiği ifadede 9 gün alıkoyma ve tecavüz iddiası yer aldı. Geride bıraktığı mektubunda aynı iddialar bulunuyordu. Adli Tıp Kurumu’nun raporunda da bu yönde bulgulara yer verildi.

Jandarma Genel Komutanlığı da sanığın kurumla ilişkisini kesti. Siirt Başsavcılığı ise yargılamanın tutuklu yapılmasında ısrarcı oldu.

Bu arada, Süleyman Soylu’nun Batman ve Siirt halkının tepkisini HDP milletvekilleri ve PKK’ya bağlaması da davaya dışarıdan bir müdahale olarak görüldü.

Ancak mahkeme o duruşmada delilleri yeterli bulmadı, tanıkları dinlemedi ve sanığı adli kontrol şartıyla serbest bıraktı.

Ortada hap içirmeyi, tecavüz iddiasını ve 18 yaşında bir genç kızın intihar sonucu ölüme sürüklenmesini ele alan vahim bir dava var. Bu şartlarda, sanığın serbest bırakılmasına, vicdanlarının sesine uyarak bazı yurttaşların tepki göstermesinin nesi yanlış?

Tamam, mahkeme sonuçlanana kadar sanığın suçsuz olduğunu varsayalım, ama bu kadar ağır bir olayda, sanığın elini kolunu sallayarak ortalıkta dolaşması kimin vicdanına dokunmaz ki! 

Ölümlü trafik kazalarında suçsuz olsa bile şoför usulen birkaç ay cezaevinde yatıyor.

AZ BİLE SÖYLEMİŞ!

Hatta, Mola’nın az bile söylediğini; TBMM’nin, yargı kurumlarının, baroların, insan hakları kuruluşlarının ve yurttaşların ayağa kalkması gerektiğini görmemiz lazım.

Eğer önüne geçilmezse, Türkiye’nin kadınlar için bir cehenneme dönüşmesi  kaçınılmazdır. Çünkü, onlar üzerinde taciz, tecavüz ve öldürme dahil her türlü şiddeti kendi doğal hakkı olarak gören erkek egemen zihniyet, devlet desteğiyle kendini yeniden ve yeniden üreterek varlığını sürdürüyor.

Bu duruma neden olan faktörler arasında aile yapısı, geleneksel eğitim anlayışı, inanç sistemi, devlet kurumları ve işleyişindeki yerleşik zihniyet, iktidarın oy uğruna sergilediği kadın aleyhtarı tercihler, yargı sistemi ve o alanda görev alanların büyük ölçüde ataerkil kültürün ve zihniyetin etkisi altında olmaları, vb. sıralanabilir.

Asıl sorun da, yukarıdaki faktörlerin belirlediği bir toplumsal düzenin devamından yana olan siyasal güçlerin ülke yönetiminde ve resmi kurumlarda halen söz sahibi olmalarıdır.

Ezgi Mola’nın şahsında kadınların hayatlarını karartan bu erkek düzene karşı, haklı bir isyanla karşı karşıyayız. Bu durumu görüp, anlamak varken; susturup içeri tıkmaya niyet edenlere karşı, o çığlığa çığlık katmak şu sıralar en doğru tercih olarak görülüyor. İyi ki Ezgi Mola gibi yüzümüzü ağartan cesur insanlar var.