4-5 sene önce üniversitenin ara tatilini değerlendirip ofis arkadaşlarımla iki günlüğüne Mardin’e gitmiştik. Güneydoğuya hayatında ilk kez gelen aramızdaki en genç arkadaşımız Mardin’den Midyat’a giderken arabada yanında oturan bana dönüp “şimdi şey olabilir mi?” diye sormuştu.. Ben “Ne olabilir mi?” diye cevap verince, “anla işte bir şey olabilir mi, önümüzü kesebilirler mi mesela? diye sordu. Gülerek “hayır merak etme” dedim. Uzun süredir, örgüt buralara inip yol kes(e)miyor. Biraz daha yol aldıktan sonra yine aynı arkadaşım bu kez de “peki buradaki herkes şey mi? dedi. Ne mi deyince de “anla işte herkes öyle mi?” Örgütten mi diye mi soruyorsun dedim; hayır herkes örgütten değil. Kendisini öyle görenler var, öyle görmeyenler var, çok kızanlar var, yandaş gibi olsa da bazı eylemlerini eleştirenler var. Ancak sonuçta dağdakiler akrabaları ya da komşuları bir yerde, öyle bir bağları var diye cevaplamıştım.
Yanılma/yanlış yorumlama payım elbette olabilir, konunun üzerine senelerce çalışmış bir sosyolog falan da değilim fakat konuyu çok da yanlış algıladığımı sanmıyorum. Her Kürt’ün örgütün üyesi, sempatizanı olduğuna inanmıyorum. Öyle olsaydı bugün bambaşka şeyler konuşuyor olurduk. Ancak belli psikolojik ve sosyal bağlar olduğu, bunların hassas konular olduğu bir gerçek. İncelenmesi, üzerinde sağduyu ile düşünülmesi ve daha da önemlisi bugün olduğu gibi siyasi saiklerle üzerinde tepinilmemesi gereken konular.
Cumhur İttifakının resmi-gayrı resmi ortakları, Millet İttifakının bir süredir mutat hale gelmiş görüşmelerinin simgesi olan altılı masanın altında bir yedinci ortak olarak HDP’nin olduğunu ısrarla iddia ediyor ve Millet İttifakını bu iddia üzerinden (sözüm ona) sıkıştırmaya çalışıyor.
Ak Parti kontrolündeki medya uzun zamandır bıkmadan usanmadan işlediği birinci konu bu altılı masanın altı meselesi. Her gün ekonomik krizin geniş halk kesimlerini inim inim inletmesi, yoksulluğun gün be gün yaygınlaşması, koyulaşması ya da her gün başka bir yolsuzluk-vurgun olayının tüm ayrıntıları ile ifşa olması gibi konuların hiçbiri bu medyanın ilgisini altılı masa kadar çekmiyor.
Biraz mübalağa ederek söylersek, bilim insanları yarın dünyaya bir kuyruklu yıldız çarpacağını ve gezegenimizdeki yaşamın son bulacağını açıklasalar bile bu arkadaşlar bu akşam gece yarısına kadar aynı konuyu tartışmaya devam edecekler sanki.
HDP 6 Milyonun üzerinde oy almış, mecliste temsil edilen, seçilmiş başkanvekilinin oturumlarda meclisi yönettiği yasal bir parti. Lakin yaşamakta olduğumuz Gerçek Ötesi Dönemde bu gerçekler dahi ekran ve köşe eşrafını durduramıyor. Hamaset, akıl ve vicdana galebe çalmaya devam ediyor.
Önümüzdeki ilk seçim Ak Parti, MHP ve küçük ortaklarından oluşan Cumhur İttifakı ile altı partiden müteşekkil Millet İttifakı arasında olacak gibi görünüyor. Bilinen kamuoyu şirketlerinin tümünün açıkladığı araştırmalar her iki ittifakın da Cumhurbaşkanlığı seçimini rahat bir şekilde kazanmalarının zor olduğu yönünde. Bunun pratikteki anlamı hangi ittifak daha fazla Kürt seçmenden oy alabilirse seçimi o kazanacak.
Cumhur İttifakı’nın ortakları HDP ve iradesinin büyük bir kısmını temsil ettiği Kürt seçmen üzerine hoyratça demeçler vermeye devam ediyorlar. İnsan, bir an Kürtlerden hiç mi oy beklentileri yok diye düşünse de aslında işin aslı öyle değil, Ak Parti nerden ilerleyeceğini iyi biliyor. Dini hassasiyetleri kullanarak camiler, tarikatlar üzerinden kılcal damarlar gibi örgütlediği kadrolar ile bölgeden tabir caizse işini göreceği kadar oyu alabileceğini hesap ediyor ki geçmiş seçimlerde bunu başardılar.
Ak Parti bunların hesabını yaparken İyi Partililerin nasıl bir strateji izlediklerini anlamak pek de kolay değil. MHP’den kopmuş bir partinin HDP’ye oldukça mesafeli olmasını anlamak zor değil. Ancak sonuçta bu ucube sistemden kurtulmanın ilk adımı için seçimde %50+1’i yakalamak gerekiyor. Bunun için de HDP’ye oy vermiş seçmene de bir şey demek, el uzatmak gerekiyor.
CHP’li Gürsel Tekin’in yaptığı HDP’ye bakanlık verilebilir açıklaması bu tartışmaları daha da alevlendirdi. Masanın HDP’ye en uzak duran partisi İyi Parti. Söz konusu açıklamanın ertesinde genel başkanı Meral Akşener Fox Tv’de katıldığı sabah programında “benden Kürt vatandaşlarımızı incitecek bir şey duymayacaksınız” dedi. Buna karşın yine aynı programda İyi Parti ve HDP’nin birbirlerine mesafe olarak en uzak iki parti olduğunu da dile getirmekten geri durmadı.
Sn. Akşener ve İyi Parti, ülkeyi Cumhur İttifakının soktuğu cendereden kurtarmak konusunda samimi iseler HDP seçmenine de gerçekten bir şey söylemelerinin vakti geldi diye düşünüyorum.